Dün gece güzel bir
film izleyip sarı kolasını yudumladıktan sonra uyumuştu.
Uyandığında her şey
yolundaydı. Sabah ereksiyonu olmuş, köşedeki 'Maymunun bir gün canı sıkılmıştı
ve kalkıp insan olmaya karar verdi.' sözü yerinde duruyordu.
Her gece dalarken
dinlediği CD ise bitmiş ve boş bir şekilde dönüyordu.
Ereksiyonu dinmeden
tuvalete gitti, oturdu sıçtı sıçarken eline telefonu aldı bir şeylere baktı ve
bir sigara yaktı.
Sigarayı klozete
attıktan sonra sifonu çekti.
Biraz daha
oturduktan sonra kahvaltı yapmaya karar verdi ama saat 16:02 olmuştu bile.
Balkona bakıp
insanları izledi, tebessüm etti ve yemek için uğraşmaya başladı.
Uğraşmak diyorum
çünkü onun için bir eziyetti bu.
Yemeğini hazırlarken
dalmış, geçmişini düşünmeye koyulmuştu.
Öyle bir düşündü ki
gören zanneder tüm insanlık tarihini düşünüyor. Hatta öyle ki çalan kapıyı bile
duymadı.
'Yaptığımız
her şeyin tarih olması, öyle yazılması çok komik' diye geçirirken aklından kapı
bir kez daha çaldı ama farkına varmadı.
Dün metrodayken bir
kadın görmüştü, yanılmıyorsam Huzurevi durağı olması lazım.
Müptezeller gibi
üçlü koltuğun en solunda oturmuş ve yaslanmıştı.
O gün soğuk ve uzun
gelmişti epey ona ama yine üzerine hafif kokan bir tişört ve oldukça dar bir
pantolon giymişti.
Gördüğü kadının iç
çamaşırının rengini merak ediyordu içten içe.
'Böyle kadınlar ne
giyer ki? Hangi erkeğe sunabilir o güzel vücudunu?' diye düşündü.
Uzun süredir
biriyle olmaması da bu düşüncelerinde etkiliydi, yoksa başkası hakkında pek
böyle düşündüğüne rast gelmedim ben sevgili okur.
O kadını düşünürken
bu sefer telefonu çaldı.
+Alo
-Neden açmıyorsun
kapıyı?
+Kapı mı? Ne kapısı?
-Şu ahşap veya
demir olan evin girişlerine konulan kapı
+Ha o kapı tamam açıyorum
bi saniye.
Aslında bu kadar
salak biri değil. Sadece arayan kişi onu biraz şaşırtmıştı.
En son seviştiği ve
hala arzuladığı kadındı.
Dünkü kadının
yüzünü görmemişti, belki onun yerine koyabilir onu hem neden olmasın?
Bazıları bilir ki
sevişirken farklı tende farklı kişileri düşünür insanlar, bir sevgiliye yapılacak
en kötü şey bu olsa da.
Açtı kapıyı, göz göze
geldiler. Uzun süredir görmüyordu onu ama farketti ki kadının suratında kendisine dair bir şeyler var hala.
Ona bakınca bir kaç
dakika önce düşündüğü geçmişi geldi aklına. Karanlık olan tarafları tabi ki.
+Hoş geldin
-E hoş bulduk içeri almayacak mısın?
+Bilmem almam
gereklimi?
-Rahatsızlık
vermezsem eğer gerekebilir.
+Yok canım ne
rahatsızlığı, yalnız ev biraz dağınık ve konuşacak pekte bir şeyim yok.
-Aslında dışarı çıkarız
diye düşünmüştüm. Sadece gerekli cümleler kurarız, hatta istersen onlara da pek
gerek yok. Gözlerine bakıp bir çok şeyi de anlarım diye düşünüyorum.
Bu son cümlesi çok
yakınlarken kullandığı bir şiire atıftı aslında.
Bizim çocuk birden
afalladı bunu duyunca tabi ki ve yüzünde bir tebessüm oluştu.
'Duydum ki
unutmuşsun gözlerimin reglini, yazık olmuş gözlerden akan kana' dedi ikisi de
küçük iskender'e selam işareti yaparak.
'Eh tamam madem çıkalım
dışarıya'
Yürüdüler, yürüdüler
ve yürüdüler.
Etraf bir kadınla
olunca daha farklı görünüyor. Hele eğer onla beraber olmak isteyen bir erkekse
bu kişi aklından bir çok şeyi de geçirmesi kaçınılmaz.
Nehirler, dağlar, ağaçlar, dünden
beri devam eden soğuk bu kadınla beraber biraz daha tatlı gelmeye başlamıştı
ona.
Zaten şikayet etme
şansıda pek yok. Kadın dediğin güçlü erkeği sever.
Öyle çok fazla
gülen, eğlenen adamlar bazen çocuksu gelir.
Halbuki ağzının
ucunda sözyaşları birikmişti. Bir bıraksa kendini rahatlayacaktı.
Ama o sadece kadını
dinlemeyi tercih etti. Kadın, ondan sonra kaç erkeği daha öldürdüğünü anlatıyordu.
Göz ucuyla kadına
baktığında biraz kilo aldığını farketti. Ya da kilo almamış yağ zannettiği
şeylerde öldürdüğü erkeklerin yükünü taşıyordu.
'Üşüdüm artık eve
gitsek olur mu? Bu gece sizde kalsam iyi olur saat epey geç oldu'
O sabah yaşadığı
ereksiyonu tekrar hissetmeye başladı.
'Olur' dedi.
'Ev biraz dağınık
ama' diye tekrar uyardı.
Bu kadının bir
'sülük' olup olmadığını da düşünüyordu aslında bu kararı verirken.
Çoğu kadın sülüktü
bir bakıma ona göre.
Alacağını alır, değiştirmeye
çabalar ve kendine göre pis olan kanı aldıktan sonra ya çeker gider ya da
dizaynına 'kendisi için sağlıklı' biri olana kadar devam eder.
En derin acılarından
biri bu kadındı aslında.
Ayrıldıklarında 3.yılları
yeni dolmuştu ve kadın bir anda terk etti gitti.
Bir saniye duraksadı.
Kadına tekrar döndü baktı süzdü ve ayrılırlarken giydiği elbisenin üstünde olduğunu
farketti.
Siyah düz bir
elbise ama günlükte giyilebilecek tarzdan.
Eve geldiklerinde
soyundu bizim çocuk, kadında elbisesini çıkardı ve yatağın üzerine attılar.
Elbise ile
pantolonun birbirine karışması sanki olacakları gösterir gibiydi.
'Beni ne kadar
özledin' diye sordu kadın.
'Eh biraz özledim'
diye yanıtladı bizimki kadının dudaklarına bakarak.
Kadının dudaklarının
zehirli olduğunu biliyordu ama bazı zehirlerin aynı zamanda panzehir görevi
yaptığınında farkındaydı.
Dudakları o an
hayati bir önem taşıyor olabilirdi.
Kadınında onu
istediğini bakışlarından anlamıştı ve ne pahasına olursa olsun elbise ve
pantolon da olduğu gibi sarmaş dolaş oldular.
Geçmiş 3 yılın acısını
çıkarmak için öptü kadını.
Eliyle her gece
bir şeyler çaldığı müzik çalarına dokundu ve bir şarkı açtı:
"Night so
long, just you and me. (Çok uzun gece sadece sen ve ben)
Someday baby you'll
feel free. (Bir gün bebeğim özgür hissedeceksin)
Something's wrong
with you and me. (Senin bizimle ilgili bir sorunun var)
But i'm just a man.
(Ama ben sadece bir erkeğim)"
Bir yandan şarkının
sözlerini dinlerken bir yanda elini kadının vücudunda dolaştırıyordu.
Boynu, memesi derken
vajinasına kadar indirdi elini.
Klitorisini ararken
kadının bakire olmadığını anımsadı.
Sürekli bir şeyler
anımsıyordu da neden ayrıldıklarını anımsayamıyordu.
Nefret ile dolu
iken bu kadını yatağında ne işi vardı?
'Ağzına al dedi tüm benliğimi' hiç itiraz etmeden yaptı bunu kadın.
Çünkü adam farkındaydı
kadının sadece penisini istemediğinin.
Boğazına boşaldı
adam, bir nesli daha o kadının boğazına gömdü.
Zehir artık o kadının
içindeydi.
Onun çocuğu ile
yaşayacak düşüncesi bile kızdırmıştı aslında onu. Kadın bir kez daha isteyince
'Olur' dedi zaten vücutlar sıcaktı,hava soğuktu.
Bu sefer
bilinçsizce sevişmeye devam ederken tekrar boşaldı adam.
Boşalma anındaki
düşüncesizlik yerini düşüncelere bırakmıştı;
-amansız hayat
-işsizlik
-intihar
-en sevdiği filmden
kareler
-geçen yaz yaptığı
tatil
-kadının vajinasındaki
kıllar
-dün metroda gördüğü
kadının şalvarının deseni
-su içmesi gerektiği
-penisinin ucunda
hala duran sperm
hiç sağlıklı değildi
aslında bir erkeğin boşalırken bir şeyler düşünmesi.
+Kalk banyoya
gidelim temizlen
-Teşekkür ederim
beni kabul ettiğin ve bu anları yaşattığın için
kadın banyoya gittiğinde
bu kadının kendisinin tam zıttı olduğunu düşündüğü zamanları geldi aklına.
Ama dedi 'galiba
artık aynı şeyler için uğraşıyoruz.'
Toplumsallaşma, onlara
benzemek en çok korktuğu şeylerden biri olsa da kalktı aynaya baktı ve o kadına
dair bir şeyler buldu suratında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder