13 Ekim 2020 Salı

Terbiyesiz Bir Öykü

 

Dün gece güzel bir film izleyip sarı kolasını yudumladıktan sonra uyumuştu.

Uyandığında her şey yolundaydı. Sabah ereksiyonu olmuş, köşedeki 'Maymunun bir gün canı sıkılmıştı ve kalkıp insan olmaya karar verdi.' sözü yerinde duruyordu.

Her gece dalarken dinlediği CD ise bitmiş ve boş bir şekilde dönüyordu.

Ereksiyonu dinmeden tuvalete gitti, oturdu sıçtı sıçarken eline telefonu aldı bir şeylere baktı ve bir sigara yaktı.

Sigarayı klozete attıktan sonra sifonu çekti.

Biraz daha oturduktan sonra kahvaltı yapmaya karar verdi ama saat 16:02 olmuştu bile.

Balkona bakıp insanları izledi, tebessüm etti ve yemek için uğraşmaya başladı.

Uğraşmak diyorum çünkü onun için bir eziyetti bu.

Yemeğini hazırlarken dalmış, geçmişini düşünmeye koyulmuştu.

Öyle bir düşündü ki gören zanneder tüm insanlık tarihini düşünüyor. Hatta öyle ki çalan kapıyı bile duymadı.

'Yaptığımız her şeyin tarih olması, öyle yazılması çok komik' diye geçirirken aklından kapı bir kez daha çaldı ama farkına varmadı.

Dün metrodayken bir kadın görmüştü, yanılmıyorsam Huzurevi durağı olması lazım.

Müptezeller gibi üçlü koltuğun en solunda oturmuş ve yaslanmıştı.

O gün soğuk ve uzun gelmişti epey ona ama yine üzerine hafif kokan bir tişört ve oldukça dar bir pantolon giymişti.

Gördüğü kadının iç çamaşırının rengini merak ediyordu içten içe.

'Böyle kadınlar ne giyer ki? Hangi erkeğe sunabilir o güzel vücudunu?' diye düşündü.

Uzun süredir biriyle olmaması da bu düşüncelerinde etkiliydi, yoksa başkası hakkında pek böyle düşündüğüne rast gelmedim ben sevgili okur.

O kadını düşünürken bu sefer telefonu çaldı.

+Alo

-Neden açmıyorsun kapıyı?

+Kapı mı? Ne kapısı?

-Şu ahşap veya demir olan evin girişlerine konulan kapı

+Ha o kapı tamam açıyorum bi saniye.

Aslında bu kadar salak biri değil. Sadece arayan kişi onu biraz şaşırtmıştı.

En son seviştiği ve hala arzuladığı kadındı.

Dünkü kadının yüzünü görmemişti, belki onun yerine koyabilir onu hem neden olmasın?

Bazıları bilir ki sevişirken farklı tende farklı kişileri düşünür insanlar, bir sevgiliye yapılacak en kötü şey bu olsa da.

Açtı kapıyı, göz göze geldiler. Uzun süredir görmüyordu onu ama farketti ki kadının suratında kendisine dair bir şeyler var hala.

Ona bakınca bir kaç dakika önce düşündüğü geçmişi geldi aklına. Karanlık olan tarafları tabi ki.

+Hoş geldin

-E hoş bulduk içeri almayacak mısın?

+Bilmem almam gereklimi?

-Rahatsızlık vermezsem eğer gerekebilir.

+Yok canım ne rahatsızlığı, yalnız ev biraz dağınık ve konuşacak pekte bir şeyim yok.

-Aslında dışarı çıkarız diye düşünmüştüm. Sadece gerekli cümleler kurarız, hatta istersen onlara da pek gerek yok. Gözlerine bakıp bir çok şeyi de anlarım diye düşünüyorum.

Bu son cümlesi çok yakınlarken kullandığı bir şiire atıftı aslında.

Bizim çocuk birden afalladı bunu duyunca tabi ki ve yüzünde bir tebessüm oluştu.

'Duydum ki unutmuşsun gözlerimin reglini, yazık olmuş gözlerden akan kana' dedi ikisi de küçük iskender'e selam işareti yaparak.

'Eh tamam madem çıkalım dışarıya'

Yürüdüler, yürüdüler ve yürüdüler.

Etraf bir kadınla olunca daha farklı görünüyor. Hele eğer onla beraber olmak isteyen bir erkekse bu kişi aklından bir çok şeyi de geçirmesi kaçınılmaz.

Nehirler, dağlar, ağaçlar, dünden beri devam eden soğuk bu kadınla beraber biraz daha tatlı gelmeye başlamıştı ona.

Zaten şikayet etme şansıda pek yok. Kadın dediğin güçlü erkeği sever.

Öyle çok fazla gülen, eğlenen adamlar bazen çocuksu gelir.

Halbuki ağzının ucunda sözyaşları birikmişti. Bir bıraksa kendini rahatlayacaktı.

Ama o sadece kadını dinlemeyi tercih etti. Kadın, ondan sonra kaç erkeği daha öldürdüğünü anlatıyordu.

Göz ucuyla kadına baktığında biraz kilo aldığını farketti. Ya da kilo almamış yağ zannettiği şeylerde öldürdüğü erkeklerin yükünü taşıyordu.

'Üşüdüm artık eve gitsek olur mu? Bu gece sizde kalsam iyi olur saat epey geç oldu'

O sabah yaşadığı ereksiyonu tekrar hissetmeye başladı.

'Olur' dedi.

'Ev biraz dağınık ama' diye tekrar uyardı.

Bu kadının bir 'sülük' olup olmadığını da düşünüyordu aslında bu kararı verirken.

Çoğu kadın sülüktü bir bakıma ona göre.

Alacağını alır, değiştirmeye çabalar ve kendine göre pis olan kanı aldıktan sonra ya çeker gider ya da dizaynına 'kendisi için sağlıklı' biri olana kadar devam eder.

En derin acılarından biri bu kadındı aslında.

Ayrıldıklarında 3.yılları yeni dolmuştu ve kadın bir anda terk etti gitti.

Bir saniye duraksadı. Kadına tekrar döndü baktı süzdü ve ayrılırlarken giydiği elbisenin üstünde olduğunu farketti.

Siyah düz bir elbise ama günlükte giyilebilecek tarzdan.

Eve geldiklerinde soyundu bizim çocuk, kadında elbisesini çıkardı ve yatağın üzerine attılar.

Elbise ile pantolonun birbirine karışması sanki olacakları gösterir gibiydi.

'Beni ne kadar özledin' diye sordu kadın.

'Eh biraz özledim' diye yanıtladı bizimki kadının dudaklarına bakarak.

Kadının dudaklarının zehirli olduğunu biliyordu ama bazı zehirlerin aynı zamanda panzehir görevi yaptığınında farkındaydı.

Dudakları o an hayati bir önem taşıyor olabilirdi.

Kadınında onu istediğini bakışlarından anlamıştı ve ne pahasına olursa olsun elbise ve pantolon da olduğu gibi sarmaş dolaş oldular.

Geçmiş 3 yılın acısını çıkarmak için öptü kadını.

Eliyle her gece bir şeyler çaldığı müzik çalarına dokundu ve bir şarkı açtı:

"Night so long, just you and me. (Çok uzun gece sadece sen ve ben)

Someday baby you'll feel free. (Bir gün bebeğim özgür hissedeceksin)

Something's wrong with you and me. (Senin bizimle ilgili bir sorunun var)

But i'm just a man. (Ama ben sadece bir erkeğim)"

Bir yandan şarkının sözlerini dinlerken bir yanda elini kadının vücudunda dolaştırıyordu.

Boynu, memesi derken vajinasına kadar indirdi elini.

Klitorisini ararken kadının bakire olmadığını anımsadı.

Sürekli bir şeyler anımsıyordu da neden ayrıldıklarını anımsayamıyordu.

Nefret ile dolu iken bu kadını yatağında ne işi vardı?

'Ağzına al dedi tüm benliğimi' hiç itiraz etmeden yaptı bunu kadın.

Çünkü adam farkındaydı kadının sadece penisini istemediğinin.

Boğazına boşaldı adam, bir nesli daha o kadının boğazına gömdü.

Zehir artık o kadının içindeydi.

Onun çocuğu ile yaşayacak düşüncesi bile kızdırmıştı aslında onu. Kadın bir kez daha isteyince 'Olur' dedi zaten vücutlar sıcaktı,hava soğuktu.

Bu sefer bilinçsizce sevişmeye devam ederken tekrar boşaldı adam.

Boşalma anındaki düşüncesizlik yerini düşüncelere bırakmıştı;

-amansız hayat

-işsizlik

-intihar

-en sevdiği filmden kareler

-geçen yaz yaptığı tatil

-kadının vajinasındaki kıllar

-dün metroda gördüğü kadının şalvarının deseni

-su içmesi gerektiği

-penisinin ucunda hala duran sperm

hiç sağlıklı değildi aslında bir erkeğin boşalırken bir şeyler düşünmesi.

+Kalk banyoya gidelim temizlen

-Teşekkür ederim beni kabul ettiğin ve bu anları yaşattığın için

kadın banyoya gittiğinde bu kadının kendisinin tam zıttı olduğunu düşündüğü zamanları geldi aklına.

Ama dedi 'galiba artık aynı şeyler için uğraşıyoruz.'

Toplumsallaşma, onlara benzemek en çok korktuğu şeylerden biri olsa da kalktı aynaya baktı ve o kadına dair bir şeyler buldu suratında.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder