6 Nisan 2025 Pazar

bakın şu çocuğa



bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

merdivenlerden yukarıya istemeye istemeye çıkarken, 

ölüme giden kaç basamak kaldığını düşünüyor, 

rüzgârın taşıdığı soba dumanına karıştıracak ona kalsa şimdi ruhunu, 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

sabaha dair umutları sıcak havada hiç hareket etmeyen bir perde gibi, 

yıldızsız gökyüzünde kaybolan hayallerine dokunmaya çalışıyor, 

her mürekkepte biraz daha eksilen bir hikâye yazıyor, 

damıtıyor ellerine. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

bir fincan kahvenin dumanında geçmişinde kalanların silüetlerini görüyor, 

eski fotoğrafların sararmış kenarlarında ağlayan yüzler  

hayatın oyununda rolünü unutmuş bir aktör gibi kalıyor, 

bir replik ile unutulmaz olacağını zannetmiş. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

denizin dalgasıyla savrulan yaşam kırıntılarını topluyor, 

dalga sesi içinde bir ağıt arıyor, 

kumun arasında kaybolan sevinçlerini takip ediyor, 

onlar da plaja karışıyor. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

kışın ilk karında donmuş bir yaprak misali titriyor,  

içindeki fırtınayı bastırmak için sessizliğe sarılıyor, 

her kar tanesinde biraz daha üşüyen bir yürek taşıyor, 

ısıtmak için prometheus'u geri bekliyor. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

bahar çiçeklerinin renkleri bile ona anlamsız geliyor, 

taze yeşilliklerin kokusunda geçecek bir baharın daha acısını hissediyor, 

'bu bahar kuşlar bana konsa, ben kırılsam dal yerine' diye düşlüyor, 

ama ne rengi yeşil, ne de boyu uzun. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

rotasını yitirmiş bir gemi misali 

gökyüzündeki işaretlere bakarak bir pusula keşfetmeye çalışıyor. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

eski bir romanın sayfalarında kaybolmuş bir karakter gibi  

yazarı unutmuş, sonunu bekleyen bir hikâye, 

kalem tükendiği için yazılamayan umutlarla dolu bir sayfa, 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor  

son satırda bitmeyen bir şiirin eksik mısrası, 

yazarı olmayan bir hikâyenin kahramanı, 

sonsuzluğa uzanan bir boşluk taşıyor, 

ne kadar uzansa o kadar kötü. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

en fazla onun zihni kadar yaşlı olan bir melodinin notalarında kendini buluyor, 

her tonda biraz daha kokan bir beste, 

bitmeyen ağıt gibi çalan bir şarkı. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

çöp konteynerinin dibinde annesinin düşürdüğü bebekliğini buldu, 

üzerine kusulmuş bir hatırayla göz göze geldi o sabah  

bir köpek gibi kovuldu evden ve o gün köpek gibi davranmak istedi sadece. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

geri dönüp kendini çivilediği odada günlerce çürüyen bir et gibi yattı, 

aynalarda yüzünü değil, çürümekte olan bir domuz leşi gördü, 

ve hâlâ nefes alıyor olması mide bulandırıcıydı. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

bir morgun serinliğine aşık oldu şahit olduğu cinayet sonrasında, 

orada kimse soru sormuyor, kimse onu bilmiyordu, 

soğuk metal bir çekmeceye yatmak huzurunu arzuladı. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor,

kadınların gözünde ya bir tehdit ya bir şaka olarak yaşadı, 

onlara çiçek uzattığında dillerden kazınmış küfürler aldı, 

şimdi mezarına güzel bir mezarlık gülü aramak daha mantıklı geliyor. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

bir intihar notu bırakmak istiyor ama kimsenin okumasını istemiyor, 

özür dilediğimi bilseler yeter diyor içinden.


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

çocukken oyuncak sanıp içini kustuğu jilet kutusunu hâlâ saklıyor, 

bir gün “belki işe yarar” dediği şeyler arasında o da var, 

düşün ki ölüm aletini bile yedek parça gibi görmüş yıllarca. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

bir babanın sarhoş yumruğunda büyüdü, dişlerini yastıkla susturdu ve kanattı etlerini,

her kemik sesi bir dua gibiydi Tanrı’ya; “öldür beni” diye yalvardı

ama Tanrı sağırdı, ya da sadece gülüyordu uzaktan. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor,

“garip” dediler, “tuhaf” dediler, bir de “yanına oturmayın”  

teneffüslerde kendi gölgesiyle konuştu, o bile zamanla gitmedi, 

şimdi insanlara değil, eşyalara güveniyor ve hep alıyor işte birşeyler. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

bir kadına âşık oldu, cüzdanındaki fotoğrafla konuştu bir yıl, 

adını bir kere söyledi diye üç gün boyunca ağladı, 

çünkü isminin bir dudaktan çıkması mucize gibiydi ona. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

hastane koridorunda annesinin ölüsünü üç saat bekledi, 

üzerine titrediği kadına bile son bir “anne” diyemedi, 

şimdi kimseye seslenemiyor. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

bir gün metroda yere yığıldı, kimse dokunmadı bile, 

sadece biri video çekti, sonra “manyakmış” yazdı yorumlara, 

ölüm bile değil bazen, bu kadar yalnız hissettiren şey. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

sabahları kendine çorap giydirmeyi başarırsan “yaşıyorsun” diyor 

ayakta durmak artık fizik değil, irade değil, lanet. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor, 

ama bunu biri duysun istemiyor, biri “kurtarayım” demesin  

çünkü kurtarılmak istemek için önce yaşamayı istemen gerekir  

oysa o sadece güzelce, kimseyi üzmeden yok olmak istiyor.


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor,

ayaklarında yara, çürümüş tırnakları kanıyor,

sokakta yatıyor bazen, lağım kokusu genzini yakıyor,

fareler kemiriyor battaniyesini, o titriyor.  


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor,

midesi boş, kurtlar gibi uluyor açlıktan,

çöpten topladığı ekmek küflü, dişleri dökülüyor,

kusmuk boğazında, yutkunamıyor, ağlıyor zuladan.  


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor,

gözleri sararmış, karaciğeri iflas etmiş,

kolunda iğne izleri, deri pullanıp soyuluyor,

bir köşede sızıyor, sinekler yüzünde geziyor.  


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor,

Annesi mezarda, kurtlar kemiklerini yiyor,

babası vurulmuş, kafası dağılmış taşlara,

o ise hatırlıyor, kan kokusu hâlâ burnunda. 


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor,

elleriyle kazıyor, toprağı tırmalıyor çaresiz,

kendi mezarını hazırlıyor, solucanlar bekliyor,

bedenini çürütmek için sabırsız, o nefessiz.  


bakın şu çocuğa 28 yaşında ölmek istiyor,

aynada artık yüzü yok, çürüyor sanki canlı canlı,

dudakları çatlamış, kurtçuklar diş etlerine doluyor,

"Bitsin," diye inliyor, ama artık öyle bir an ki ölüm bile ondan tiksiniyor.


https://open.spotify.com/track/0y1eaipbcP50xp6WLgJtuv?si=gdb3j3vUTbSRC9nX09Siyg



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder