19 Şubat 2025 Çarşamba

iş arıyorum bu da özgeçmişim

1997 yılında doğdum. 

İş aramaya, güvenlik görevlileriyle göz göze gelip "Aynı yaşta mıyız gerçekten?" diye iç geçirdiğimde ve antika ürünlere 'yahu ben bunu hatırlıyorum' dediğimde başladım. 

Hayat böyle işte; bir gün lise sıralarında "Ben büyüyünce yazar olacağım!" diyorsun, ertesi gün LinkedIn'de "Değerli insan kaynakları ekibi..." diye cümle kurmaya çalışıyorsun. 

Ben kitap okumaya ve yazmaya bayılırım. Yazarken içimi dökerim, okurken başkalarının içini karıştırırım. 

Üç kitabım var, felsefe topluluğum da cabası. Sokrates’in savunmasını biliyorum ama kendi savunmamı yaparken karşımdakinin anlaması için “yani şey” diye başlayan cümleler kurabiliyorum. 

O yüzden bazen yazmayı, konuşmaya tercih ediyorum.

Ama bazen de tam tersini yapıp sahneye çıkıyorum: Stand-up. 

İnsanları güldürmek güzel bir şey. 

"Kendine çok gülersen komik olursun, başkalarına çok gülersen yalnız" derler ya, ben dengede tutmaya çalışıyorum. 

Metin yazıyorum, yıllardır blog yazıyorum düzensiz editörlük yapıyorum, cümleleri ustaca törpüleyip pırıl pırıl hale getiriyorum (bazen insanları da) . Bazıları "İyi de bu işte ne var?" diyor. 

Şöyle anlatayım: Düzgün bir editör, kötü bir yazarı iyi, iyi bir yazarı harika gösterir. O yüzden arka planda işini iyi yapan biri olmak hoşuma gidiyor. MEB'de sözleşmeli öğretmenlik yaparken bu arka plan meselesi kafamı ciddi karıştırmıştı. Neyse beni arka planda unutmazsanız sevinirim.  

Sosyoloji yüksek lisansım bitti bitecek. Eğer bir gün bir tez savunmasına gitmezsem, hayatımın tezatsız kalacağından korkuyorum. 

İngilizcem hiç fena değil, mülteci ailelerle iletişimimden dolayı biraz Arapça da öğrendim. Yani hayatta kalabilecek kadar. Zaten diller de böyledir: İhtiyaçtan öğrenirsin, keyiften geliştirirsin. 

(Evet yıllardır sahada bağımsız bir öğrenci grubuyla dezavantajlı çok insana dokunduk.) 


Hobilerim? Klasik "Müzik dinlemeyi severim" cümlesinden bir tık yukarı çıkıyorum: Kaset koleksiyonum var. Çünkü kasetler, zamanın içine sıkışmış küçük anılar gibi. Bazı şarkıları dinlerken, birinin zamanında tam da o şarkıyla üzüldüğünü ya da sevindiğini bilmek hoşuma gidiyor. 

Kim bilir, belki bir gün benim CV’mi okuyan biri de yıllar sonra "Şu çocuğu işe almadık ama bak ne komik yazmıştı" diye hatırlar.  Eğer bu satırlara kadar geldiysen, ya gerçekten ilgilisin ya da işten kaçıyorsun. 

İki ihtimalde de seni takdir ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder