Bu soruya cevabınız ne olur?
Bir çoğunuz 'İnsanların yaptıkları' diyecektir.
Kuran'ın bir çok ayetinde 'Şeytan' sadece fiziksel olarak bir takım kötülükler yapan canlı olarak anlatılır. İnsan ise dünyada hem duygusal hem de fiziksel kötülükler yapar diğer insanlara.
Bazıları bu acıları kaldırabilir,bazıları ise kaldıramaz intihara kadar gider.
Bazıları çok takar bazıları ise kabullenip geçer.
Bu yazıda tam olarak değineceğim konu işte bu 'Kabullenip geçmek.'
Bunu nasıl başarabiliriz? Kuran bu konuda ne der? Kıssalar hangi mesajları verir ve filozoflar ne konuşur.
Schopenhauer "Bin zevk bir acıyı unutturmaz" derken o klasik karamsar bakışını yine kabullenemeyen insanlara yıkıyor.
Aslında hayatı yine onun dediği gibi 'Istırap ve Sefalet' olarak kabul ettiğimiz de bir çok şey bizim için değişmeye başlayacaktır.
Fakat hayatı böyle kabul etmek 'tak' diye olacak bir şey değildir, bu bir süreçtir ve çok sancılı bir süreçtir.
Varoluşsal problemler yaşayan her insan bu süreçten geçer bunu kabul edebilen insan artık mutludur. O hayatı böyle görmeye başlamış,pekte takmamak gerektiğini anlamıştır.
Yine de bir eksik vardır tabi ki,örnek vermek gerekirse uzun yıllar ilişkisi olan biri bu görüşü benimsedikten sonra 'Ulan iyi güzel ama ayrıladabiliriz' diye düşünmeye başlar.
Ayrılık olayı gerçekleştiği an ona çok koymasa da,daha ilişki içinde yaşadığı 'Ayrılık' düşüncesi onu o anda yarım mutlu edecektir fakat eskisi kadar üzmeyecektirde.
Kuran'ın "Orta ümmet" kavramı çok geniş bir kavramdır. Bana sorarsanız yukarıda bahsettiklerim de buna girer.
"Orta Ümmet" Aristo'nun "Altın Orta"sından farksız değildir.
Fazla üzülmeyeceğimiz gibi fazla da mutlu olmamalıyız bu hayatta,bir önceki yazım olan "Önsöz" yazısında bundan bahsetmiştim.
İnsanların günah yükü arttıkça mutsuzluk gitgide artıyor hatta ölüm dediğimiz gerçeklik korkutucu bir hal almaya başlıyor.
Halbuki bunun böyle olmaması gerekir çünkü 'Ölüm' daha fazla uzamasından sıkıntı duyduğumuz bu hayattan bir kaçış yoludur.
Hint tanrısı 'Yama' gibidir ölüm bazen,yüzünün bir tarafı güzel,bir tarafı ise çirkin.
Hayatın ıstırap olduğunu kabul edenler ve sabredenler yüzünün güzel tarafını görmek için can atanlardır.
Hayatın ıstırap olduğunu kabul etmeyip kaçan gidenler ise Yama'nın çirkin tarafını görecektirler.
"61 - Hangi işi yaparsan yap, Kur'ân'dan ne okursan oku, ne işte çalışırsan çalış, unutmayın ki, siz ona dalıp gitmişken, biz sizin üzerinizde şahidiz. Ne yerde, ne de gökte zerre kadar hiç bir şey Rabbinin gözünden kaçmaz. Ne zerreden daha küçük, ne de ondan daha büyük! Ancak bunların hepsi apaçık bir kitaptadır.
62 - Açın gözünüzü! Allah'ın dostları üzerine ne korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar.
63 - Onlar ki, iman etmişler ve Allah'a karşı gelmekten sakınmışlardır.
64 - Onlara dünya hayatında da, ahiret hayatında da müjdeler vardır. Allah'ın sözlerinde değişiklik yoktur. İşte bu en büyük kurtuluştur.
65 - Onların lafları seni üzmesin. Çünkü şan ve şeref bütünüyle Allah'ındır. O her şeyi işitiyor, hepsini görüyor."
Özellikle bu surenin 64.ayetinde "Dünya'da bir mutluluk" vaadi olduğunu görüyoruz.
Bu mutluluk kimler içindir peki?
"Zulme uğradıktan sonra Allah uğrunda göç edenleri, dünyada güzelce yerleştireceğiz. Ahiret ödüllleri ise daha büyüktür; bir bilseler..." (Nahl 41)
128 - Onları, yerlerinde gezip durdukları şu kendilerinden önce yok ettiğimiz bunca nesiller doğru yola sevk etmedi mi? Doğrusu bunda ibret alacak aklı olanlar için nice deliller vardır.
129 - Eğer Rabbinin verdiği bir hüküm ve tayin ettiği bir süre olmasaydı, hemen azaba uğrarlardı.
130-Sözlerine karşı dayanıklı ol, güneşin doğumundan ve batımından önce Rabbini yücelterek an. Geceleyin ve günün her iki ucunda da an ki mutlu olabilesin. (Taha 130)
22 - Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açıkça Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. İşte bunlar, bu hayatın akibeti kendilerinin olacak olanlardır. (Rad 22)
5 - Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
6 - Evet, zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
7 - O halde boş kaldın mı, yine kalk bir işe koyul.
8 - Ancak Rabbine yönel. (İnşirah)
Yazdığım yerleri eğer dikkatli okursanız Allah'ın (Yoksulları doyurmak hariç) dünyada vaad ettiği mutluluklar bir zorluk çektikten sonradır.
128 - Onları, yerlerinde gezip durdukları şu kendilerinden önce yok ettiğimiz bunca nesiller doğru yola sevk etmedi mi? Doğrusu bunda ibret alacak aklı olanlar için nice deliller vardır.
129 - Eğer Rabbinin verdiği bir hüküm ve tayin ettiği bir süre olmasaydı, hemen azaba uğrarlardı.
130-Sözlerine karşı dayanıklı ol, güneşin doğumundan ve batımından önce Rabbini yücelterek an. Geceleyin ve günün her iki ucunda da an ki mutlu olabilesin. (Taha 130)
22 - Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açıkça Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. İşte bunlar, bu hayatın akibeti kendilerinin olacak olanlardır. (Rad 22)
5 - Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
6 - Evet, zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
7 - O halde boş kaldın mı, yine kalk bir işe koyul.
8 - Ancak Rabbine yönel. (İnşirah)
Yazdığım yerleri eğer dikkatli okursanız Allah'ın (Yoksulları doyurmak hariç) dünyada vaad ettiği mutluluklar bir zorluk çektikten sonradır.
Ölüm ise öyle değildir,eğer erdemli bir hayat sürdüysen cennette karşılıksız bir mutluluk seni bekleyecektir.
Dünya'da bahsedilen mutluluk ayetlerinin ardından hemen ahiret mutluluğunun hatırlatılma sebebi de işte tam olarak budur.
Çileyi kabullen,Allah için sabret,insanların sözlerini umursama,zulme uğradığında Allah'tan umudunu kesme,çirkin işleri elinle düzelt,boş vakit geçirme (ki insanların en büyük mutsuzluk kaynağı çok fazla boş vakti olması ve bilgiye çabuk ulaşmasıdır.) ve başına iyi bir şey geldiğin de hemen kötü bir şey gelebileceğini de unutma.
Schopenhauer'un çilecilik felsefesini bu ayetler ile birleştirdiğiniz de gerçekten mutlu olmanın şartlarını,'Dünyada mutlu olmak mümkünmü?' gibi soruların cevaplarını daha basit bir şekilde alabiliyorsunuz.
3 Kıssa hakkında düşünmenizi isteyeceğim biri Hz.Yunus,biri Hz.İbrahim diğeri de Hz.Yusuf.
1-Hz Yunus
---------------------------
139. Şüphesiz ki Yunus da gönderilen peygamberlerdendi.
140. Hani o bir vakit dolu bir gemiye kaçmıştı.
141. Gemide olanlarla karşılıklı kur'a çekmişti ve kaybedenlerden olmuştu.
142. Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.
143. Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı,
144. Tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı.
Hz.Yunus tam dünya derdine dalmış,kendini kınayıp,sorgulayıp dururken bir balık geliyor ve onu yutuyor.
Ayetin devamında ise 'Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı' vurgusu yapılıyor.
Hz.Yunus'u yutan balığın balık değil de 'Dünya' olduğunu düşünün ve yukarıdaki ayetleri tekrar okuyun.
Başına kötü bir şey gelmesi Allah'ı unutturmuş ve Dünya tarafından yutulmuştu.
Fakat bu kötü tecrübeden sonra Allah'ı hatırlaması onu tekrar mutlu biri yapmış hatta peygamber kılmıştır.
Dünya sizi yutmadan,Allah'ın ipine sarılın.
---------------------------
58 - Derken o, bunları parça parça etti. Yalnız kendisine başvursunlar diye onların büyüğünü sağlam bıraktı.
59 - (Kavmi) "Tanrılarımıza bunu kim yaptı? Doğrusu o zalimlerden biridir." dediler.
60 - (Bazıları) "İbrahim denen bir gencin, onları diline doladığını duymuştuk" dediler.
61 - "O halde onu insanların gözleri önüne getirin, olur ki (aleyhinde) şahidlik ederler" dediler.
62 - (İbrahim gelince ona) "Ey İbrahim! bunu tanrılarımıza sen mi yaptın?" dediler
63 - İbrahim: "Belki onu şu büyükleri yapmıştır, konuşabiliyorlarsa onlara sorun" dedi.
64 - Bunun üzerine vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) dediler ki: "Doğrusu siz haksızsınız."
65 - Sonra yine (eski) kafalarına döndüler: "And olsun ki (ey İbrahim!) bunların konuşmayacağını (sen de) bilirsin." dediler.
66 - (İbrahim) dedi: "O halde, Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara mı tapıyorsunuz?"
67 - "Size de, Allah'ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun, siz hâlâ akıllanmayacak mısınız?"
68 - Onlar: "Bir şey yapacaksanız, şunu yakın da tanrılarınıza yardım edin" dediler.
69 - Biz: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol" dedik.
70 - Ona düzen kurmak istediler, fakat biz kendilerini daha fazla hüsrana uğrattık.
71 - Onu da, Lût'u da, âlemler için bereketli ve kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık.
İbrahim'in yıktığı putlar asla ve asla dilsiz putlar değildi.
Bugün senin putun ne? Malın mı,paran mı,sevgilin mi ne?
Eğer seni mutsuz ediyorsa ve Allah'tan alıkoyuyorsa onu İbrahim'in yaptığı gibi yıkmalısın.
Yıkmalısın o çileyi çekmelisin ki 'Ateş' sana serin olsun,onunla beraber yıktığın o putları ve sahiplerini hüsrana uğratmalısın.
3-Hz.Yusuf
---------------------------
Hz.Yusuf kıssasını klasik bir saray hikayesi olarak okumak ne kadar doğrudur?
Hz.Yusuf kıssasını klasik bir saray hikayesi olarak okumak ne kadar doğrudur?
Bu klasik ve Kuran'ın en uzun kıssası olan bu kıssa bize ne katmıştır?
Hiç düşündünüz mü bu sure üzerinde? 'Bize Yusuf gibi erkekler lazım' gibi sloganlar dışında
ne çıkardın benim imam hatipli Sümeyyem :)
ne çıkardın benim imam hatipli Sümeyyem :)
Uzun süredir yorumlamaya çalıştığım bu sureyi ve beğendiğim bir yorumu da sizlerle paylaşıp yazıyı bitireceğim :)
Bir an için daha fazla anlam yükleyelim sureye;
Yusuf'u 'Gönül' olarak düşünün,kardeşlerini 'Arzular' ve Züleyha'yı 'Nefs'.
Yusuf,arzuları tarafından kuyuya atılıyor,bir iple beraber umutlanıyor Yusuf.
Nefsi ile mücadeleyi burada başlatıyor Yusuf.
Çıkıyor,hapse giriyor tekrar tekrar deniyor Nefsi'ni yenmeyi Yusuf ve en sonunda Züleyha'yı da yeniyor.
Peki ya sonra mı ne oluyor?
Arzular,nefsi yenen gönlün önünde boyun eğip özür diliyor.
O karanlık kuyulardan çıkan Yusuf hem nefsini,hem de arzularını önünde diz çöktürtüyor,mutlu oluyor.
"Yusuf gibi erkekler lazım" derken işte tam olarak böyle 'Yusuf'lar lazım.
Pasif iyiden aktif iyiye geçmek lazım,anlatabiliyor muyum :)
Velhasıl kelam 3 kıssanın 3'ünde de bir zorluk sonunda mutluluk veriyor Allah.
Dünya'da mutluluğu aramayın,ıstırap çekeceğinizi kabul edin ve gerisini Allah'a bırakın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder