Doğduğum andan
itibaren düşünmeye başlamış gibiyim.
Doğmanın zamanımıydı?
Bu doğuşa neden bu kadar
hevesliydim?
Neden kardeşlerimi ardımda yalnız
bırakacak kadar hızlı koştum?
Amniyon sıvısından, karanlıktan
korktum ve o yüzden çıktım geldim.
Zaten kolostrofobimde vardı bir
an önce dünyaya ağlayayım dedim.
Peki daha yarım saat önce doğmuş
ve bunları düşünmüşken nasıl olurda en alt kattaki morgun soğukluğunu
hissetmedim?
Yanımdaki küvözlerde duran diğer
çocukların ağlamasını nasıl sindirdim?
Bir problem vardı.
Doğar doğmaz bizi buraya
kapatanlar, götüme doğar doğmaz vuranlar ölünceye kadar neler yapmazdı?
9 ay 10 gün sonra doğacağım bana
söylenmişti ama ne zaman öleceğim söylenmemişti.
Küvözler hemen morgun yanında.
Bir cesedi dolabı attıklarını
hissediyorum, onu fermuarlı kaliteli bir poşete koyduklarını görüyorum.
Temelde hiçbir farkımız yok.
Çabuk çık o dolaptan sıranın bana
gelmesi için heyecanlıyım!
(Benneth=Kutsanmış)
+Söylesene Benneth doğarken şanslımıydım?
-Kongo’da doğmadığın için
şükretmelisin.
+Benneth, Türkiye ya da Kongo ne
fark eder? Basitleştirirsen hiçbir şeyin hiçbir şeyden farkı yok.
-“Bilmiyorum”
+Peki ileride öldüğümde tabutum
nasıl olmalı sence? Meşe mi, ceviz mi?
-Hangisini tercih ederdin?
+Sen edeceksin ben değil. Her acı
günümde yanımda oldun, mutlu olacağım günde en çok sen aktif olmalısın.
-O zaman meşeyi tercih ederdim.
Seni kırıp yiyemem.
+Benneth seni ilk kez düşümde
gördüm. Bir odada ninem ve dedem oturuyordu. Her yerde tablolar vardı. Sanki
zihin odam gibiydi. Camus vardı,
arkadaşlarım vardı ve seni gördü. Bana “Her zor gününde yanında olacağım”
dedin.
-Bilmem ben hatırlamıyorum.
+Köpekten farkın yok Benneth
-“Bilmiyorum”
+Ninem nasıl öldü biliyormusun?
-“Bilmiyorum”
+Bende bilmiyorum ama tahmin
edebiliyorum.
-Nasıl?
+Acı Çekti Benneth, acı…
-Kötü biri miydi?
+Yalnız biriydi.
-Neden?
+Dünya Benneth dünya… 84 yıl
yaşamış biri, benim için çok önemli bir ölümdü. Kimieri için hiçti, kimileri
için dedikodu malzemesiydi. Fakat hastanede yalnız öldü. 84 yıllık bir ömür tek
başına bir köşede yalnızca sonlandı.
-“Bilmiyorum”
+Öyle Benneth öyle… Kaç doğum,kaç
ölüm sığar 84 yıla. Kaç harf, kaç kelime. Hastane köşesinde bunları düşünürken
ölmek…
-“Bilmiyorum”
+Benneth geçen rüyamızda bir
tabut görmüştük neydi o?
-Tabut rüyada görüldüyse müjde,
sokakta görüldüyse sondur.
+Tamam ama içinde ne vardı?
-“Bilmiyorum”
+Bak şu kedi “miiivv tısss” deyip
güvercini yedi gördün mü?
-Evet
+Doğasına uyumlu, bizden şanslı.
Ölünce tabuta bile girmeyecek, eriyip gidecek, tabutunu düşünmesine,
arkadaşlarım beni gömecek mi acaba demesine gerek bile yok.
-Gömülür belki.
+Belki
-Siz hayata uyum sağlamak için ne
yaptınız?
+Başarısız oldum Benneth
başarısız. Bu beni uyumlu yapmaz mı?
-Doğa başarısız insana acımaz.
Güvercin uçabilseydi kedi onu yemezdi.
+Doğa birine acımıyorsa sorun
ondadır. Bende değil.
-Doğanın iradesi olduğunu düşünmüyorum.
Kendisine verilen görevi yerine getirir.
+Benneth sen düşlerin en
güzelisini, doğruları söylediğin için teşekkür ederim.
-Ben teşekkür ederim.
+Doğa ve insanlar bana güçlü
olmayı da öğretti. Özellike ayrılıklar gücü keşfetmemi sağladı. Paran ya da saygınlığın
varsa doğayı da insanları da ele geçirebilirsin.
-Evet efendim.
+Bana efendim deme Benneth.
-Güç ve saygı doğa için her
şeydir. 84 yıllık yalnızlığın, hikayenin, acının yıldızı güçtür.
+”Biliyorum” Benneth “Biliyorum”…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder