hansel, gratel kötü kalpli cadıdan gerçekten kurtulmayı istediniz mi?
cadının ilk halini anne babanıza tercih ederdim ben.
keşke herkes yüzünü ilk gösterdiği andaki cadı gibi kalsa.
gitgide kötüleşmeden korusa sevse bizi, ya da bizde sizin gibi farketsek birşeylerin ters gideceğini.
hansel bana da cadının size kurduğu sofra gibi güzel bir sofra hazırlayacak biri var mı?
bizim kıtlığımız gıda kıtlığı değil ama olsun.
ya gratel eve dönüş yolunu bana da gösterebilir misiniz?
en az ikiniz kadar kayboldum ben.
üstelik tek bir canlı bile yok bu ormanda.
sık ve karanlık bir orman.
ekmek kırıntısı saçmayı da unuttum, inanın bana.
nasıl geri döneceğimi bilmiyorum aydınlığa.
sizin için aydınlıkta iyi değildi biliyorum.
sizi öldürmek isteyen anne ve baba bekliyordu sizleri de.
beni de öldürmek isteyen,
benden nefret eden insanlar var.
hepsiyle barışmak zorunda hissediyorum kendimi bazen.
niye böyle hansel?
niye böyle gratel?
siz anne babanızı bile kurtarmak isterken, ben kendimi zor kurtaracağım.
ekmeği yolda katık ettim kendime, artık geri dönüşüm yok.
duygular saçsam yere?
üzerine basıp geçsem?
unuturmuyum sizce?
bulurmuyum yolumu, evimi?
bir evim olduğu da şüpheli ya.
neyse.
evim şüpheli,
bana bahşettiği anlam şüpheli,
heryerden izoleyim,
melankoli tedavi edilmesi gereken bir hastalık gibi artık,
eski hayatım ellerimden kaymış gitmiş,ormanda kuşları kaçıracak bir gülüş zor artık,
orman karanlık,
bir ayna yok,
ayna tutan yok,
kendimi tanıyamıyorum çocuklar.
pişmanlıklarım var,
elimden tutan, yolu bilen kimse yok burada.
kırıntılar artık yok.
aydınlık tarafta insanlar karanlık,
arzular bir kuyu kadar sığ,
derin ve anlamlı gelen hiçbir şey yok.
bu orman aydınlık taraftan belki daha karmaşık, belki de buradan çıkamamak benim tercihim.
yukarıya bir ip asıp burada ağaçların ruhu ile de sonsuza kadar da olabilirim.
hem benden büyükler hem benden güçlüler.
göz kulak olabilirler bana.
biz ölümlülerden daha yücedir ağaçlar,
ne büyüme hırsları vardır, ne de bir yere kök salma.
biz hem büyümek hem de kök salmak için sürekli mücadele ederiz.
yapmamalıydık bunu.
öğrenmemeliydik böyle şeyleri.
ne geçti elimize?
ne ağaçlardan büyük olduk,
ne de orman kadar derin.
söylesene hansel, nasıl çıkarım bu karmaşadan?
yok mu bana vereceğin bir dilim ekmek?
söylesene gretel, cadının evini mi bulmalıyım?
en az onun kadar kötü mü olmalıyım?
işe yarar mı ondan birşeyler öğrenmek?
hayatta kalmak böyle mi kolay olur sahiden?
kötü olarak mı?
ya da sizin kadar şanslı ve zeki olarak mı?
babanız sizi öldürmekten ona birşeyler getirdiğinizde vazgeçti biliyorum.
herkes sizin masalınızı derin bir şekilde okuyor.
biliyorum hansel,
biliyorum gratel.
ama şimdi bana bir çıkış yolu göstermek zorundasınız.
artık o kadar küçükte sayılmazsınız.
lütfen ekmeğinizi benimle bölüşür müsünüz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder