kimse gerçekleri duymak istemez, gerçek zannedilenleri kendine uydurmak ister.
bir siyasetçi hırsız olduğunu bilir bilmesine, bu onu rahatsız etmez.
asıl rahatsız olduğu şey sizin onun hırsız olduğunu bilmenizdir.
bir tarikat üyesi tarikatta yapılan yanlışların farkındadır.
fakat siz ona bunların yanlış olduğunu söylerseniz size bir savunma mekanizması oluşturacaktır.
aşk ilişkilerindeki tartışmalarda doğru bile söyleseniz karşıdaki kişinin duymak istediğini söylemekten çekinmeyin.
eğer seviyorsanız bazen yalan söylemek zorunda kalır ve olayı onun istediği gibi kurguda anlatmak görevi üstlenirsiniz.
bir esnaf ürünleri pahalı sattığının farkındadır.
ama siz bunu ona söylerseniz reddedip vicdanı için diğer esnafları kötülemeye başlayacaktır.
bir patron işçiye hakettiği parayı vermediğiniz farkındadır.
ama siz bunu ona söyler ve protesto ederseniz sizi kapının önüne koyup yeni aldığı işçiye sizin bahsettiğiniz miktarı ya da yakınını verip vicdan mastürbasyonu yapacaktır.
siyaset yalakaları yalaka olduğunun farkındadır.
ama bunu gidip onlara siz söylerseniz 'vatan, millet, sakarya' nidaları ile yeni bir maske ile karşınıza çıkacaklardır.
herhangi bir alanda bilgisi eksik olanlar bunun farkındadır.
ama burası türkiye ve bunu farkettirmemek için size veriler dahi uydurup sadece anı kurtarma çabasına gireceklerdir.
bir bağımlı neye bağımlı ise onun farkındadır.
fakat siz ona bu bağımlılığından bahsedince kendisini bağımlı olan şeyden daha yüksekte zannedip size kızgın bir ses tonu ile onu terk edebileceğini söyleyip arkasını döndüğünde onu yapmaya/kullanmaya devam edecektir.
ırkçılar ırkçı olduklarının farkındadır.
ama bu iğrenç duygusunu dışarıya tam yansıtmaktan utandığı için 'ırkçı değilim ama' gibi cümleler kuracaktır.
bir kapitalist sevici halk üyesi bunun yanlış olduğunun farkındadır.
ama sırf bir umut o sömürücü sınıfın dairesinde yer bulma heyecanı ile bu kirli sevdasını saklar.
bir cami imamı, bir yoga hocası, bir papaz, bir haham bu işlerin para ile yapılmaması gerektiğini bilir.
ama günahlarını saklamak için türlü bahaneler uydurarak para almaya kalbi sızlasa da (belki sızlamıyordur) devam eder.
bir aşık gerçekten aşık olduğunu zanneder.
ama onun için ilişki bir rekabet hali almıştır ve onur, gurur meselesi yüzünden yaptığı yanlış bataklığından çıkamaz.
bir feminist aslında ona dayatılan özgürlüğün özgürlük olmadığının ve erkeklerin hayatını yaşamak istediğinin farkındadır.
ama bunu dile getirmek istemez, sadece bireysel yaşamında ne isterse onu yapabileceğini kendine bir dezavantaj kimliği uydurarak yaşar.
bir erkek aslında toplumsal mücadele içinde beceriksiz, uyuşuk olduğunun farkındadır.
ama bunu çevresini kötüleyerek, dalga geçerek gizlemeye çalışır. geceleri ise bu duruma hüzünlenir.
bir hırsız, hırsızlığın utanç verici olduğunun farkındadır.
ama devletlerin, zenginlerin yaptığı soygunları örnek gösterip bunu aklamaya çalışırken kendisini ileride orada bulma umudu taşır.
bir ortamcı ona bulunduğu ortamın zarar verdiğinin farkındadır, kimliğinin değiştiğini kendi de görür.
ama kendine yarattığı kimliği artık gerçek gibi benimsemeye başlar, kendisini uyaranlara içinden geldiği için öyle davrandığını söyler fakat içten içe o da farkındadır işin öyle olmadığının.
bedenini satanlar, onu birilerini elde etmek için kullananlar bunun özsaygısını kaybettiren birşey olduğunun farkındadır.
ama özgürlük bahanesi sunarlar kendilerine ya da isteseler yapabilecekleri başka işten bahsederler. geceleri ise yeni savunmalar yeni avuntular, yalanlar hazırlarlar kendilerine.
bir kumarbaz kazandığı paranın hayırlı olmadığının, zarar ettiğinin de farkındadır.
ama bunu gizlemeye çalışır, zira karşısındaki tarafından kınanmak istemez, kaybını gizler.
bir yazar yazı bittiğinde onun artık murada erdiğine inanır.
ama aslında yazı bitmemiştir, bizden gizlediği yazamadığı daha bir çok şey olduğunu bilir.