Ölüler konuşur.
Mecazi değil.
Sadece tercümanlara ihtiyaçları vardır.
Artık bu dünyanın dilini konuşmazlar sadece.
Onlara bir tercüman gerekir, neden öldüklerini sevdikleri ile paylaşmak isterler belki.
Bu görevi artık ismine ne deniyorsa otopsiyi yapacak kişi üstlenir.
Peki ya paylaşmak istemeyenler? Utanç dolu bir hayat yaşayanlar? Ya da istediklerini elde edemeden ölenler?
Sanırsam ben ikinci gruba dahildim.
Öldükten sonra aklımda sadece gerçekleştiremediğim bir takım şeyler kalmıştı.
Biri görmese daha iyi olurdu ama yapacak birşeyim yok, müdahale edemiyorum.
Ölümüm şüpheli, mecburen otopsi yapılacak.
Her zaman köpekleşmek istemiştim yaşarken. Herhalde en yakın olduğum an yakınlarımın beni bir beze sarıp soğutucuya morgtaki adam ile beraber sokmalarıdır.
İçerisi epey soğuktu, sıcak ve kokan cesedimi iyi idare etti.
Keşke yaşayanlar da bu deneyimi görse.
İkinci gün çıkardılar beni. Zaten epey üşümüştüm.
Başka bir masanın üstüne koydular. İki kişi elinde kesici aletler ile içeri girdi.
Beni kesip biçip her şeyi görmeye hazırlandılar.
Ne ben onları tanıyorum ne de onlar beni.
Aileleri ile nasıl ilişkileri var, buraya nasıl geldiler, cesedimi nasıl buldular, cinsel hayatları nasıl, ya götümü ellemek isterlerse...
Benden haberdar olmalarını isterdim aslında.
Yazdığım şeyleri okumalarını, ölüm hakkında düşüncelerimi ve tüm hayatımı.
Muhabbetimi bilselerdi belki onlar da üzülür ve yardıkları karnıma iki gözyaşı dökerlerdi.
Okey başlıyoruz...
Aşk duygusu ile yer yer coşan göğüs kafesimi kesmeye başladılar bile.
Kalbimi görebilecekler mi bilmiyorum. Hiç okumadım yaşarken otopsi hakkında bir şeyler.
Eğer görürlerse onun içindeki iyiliği ve kötülüğü de görebilecekler mi?
Samimi olarak sevdiğim tüm insanlar orada.
'Hey isimlerini not alıp onları ne kadar sevdiğimi tekrar söyler misiniz?' diyebilsem keşke.
Kötülüklerimi ise saklayın...
Yalanlar,küfürler ve kalbime gömdüğüm bazı sırlar.
Kimsenin haberi olsun istemem,saygı gösterin lütfen...
Ciğerlerimi ve bağırsaklarımı da görecek misiniz?
İğrenç değiller mi?
Daha iğrençlerini görmüş olduğunuza dair bahse girerim.
Zira alkol ve sigara içmedim o yüzden sağlamdırlar. Birine bağışlarsanız sevinirim.
Ayaklarımı bile bağışlayabilirsiniz, hiç seyahat etmemiş birine.
Bulabildiniz mi ölüm sebebi mi?
Kalkabilir miyim?
Ah evet gözlerim.
Açık kalmışlar evet.
Hayır öyle bir sebep yok, bir şeyim eksik kalmadı.
Sadece son kez dünyama bakmak istedim, son bir kez evimin balkonunda ki denizi görmek istedim ve açık bıraktım gözlerimi.
Bir iki damla olmasının sebebi sevdiklerine kavuşacağım mutluluğu.
Sende dostum bu masaya yatabilirsin bir gün. Bugün sen deşiyorsun ama yarın deşilen sen olabilirsin...
Ellerin çok yumuşak, benim de vücudum yumuşaktı.
Zaten yaşarken 50 küsur kilo bir adamdım, şimdi artık 30 kiloya düşmüşümdür zor bir iş olmamıştır senin adına.
Toprağa girip kefenlenmeden önce gözlerimle gördüğüm son kişi sensin.
Daha önce kaç kişiyi gördüm hiç düşünüyor musun?
Yüzlerce,binlerce,milyonlarca,milyarlarca...
Hepsi de beni gördü.
Hepsiyle o kadar konuştum ki artık konuşmama kararı aldım.
Böyle daha iyi, ne güzel hem konuşmadığım için olacak herhalde beni iki gündür oradan oraya ellerle taşıyorsunuz.
Belki hiç konuşmasaydım bu masada olmadan ölüm sebebimi daha rahat öğrenebilecektiniz.
Konuştuk işte.
O kadar konuştuk ki bazen hayallerimi gerçek olarak anlattım, bazen ise gerçeklerimi hayal olarak.
Şimdi ise her şey gerçek.
İnsanların hoşuna gerçeklik gidiyor.
Bir ölü konuşmadığı zaman gerçek olabiliyor.
Ya konuşan bir ölü olsaydım?
O zaman da otopsimi yaparmıydın?
En derin hayallerimi, arzularımı tatmak ve gerçek beni tanımak için deşermiydin kalbimi?
Anlatırmıydın yakınlarıma?
Sanmıyorum, sanmıyorum...
Şimdi sessiz bir ölüyüm ve anlatabileceğin hiçbir şey yok...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder