Mail; emirhan.559@hotmail.com Youtube ve Spotify:İbrahim'in Baltasi İnstagram:emirxix
5 Ağustos 2017 Cumartesi
Osmanlı ve İslam I
Merhaba gençler uzun süredir yazmıyorum,bunlar 'hep motivasyon eksikliği' falan diyemicem çünkü üşengeçlik.
Motivasyon eksikliği yaşadığım günleri geride bıraktım sayılır,ama şimdi de üşengeçlik başladı.
Oysa Allah 'İnfak edin' derken sadece maddi anlamamamız gerekir. Mesela zeki isen zekanı,zengin ise zenginliğini,sevgi doluysan sevgini,mutluysan mutluluğunu paylaşacaksın infak edeceksin.
Neyse böyle bi giriş yapayım dedikten sonra azıcık yazı ile ilgili bilgi vereyim. Bu yazı 2 seriden oluşacak ilkinde genel hatlarıyla 'Osmanlı'da İslam ne durumdaydı? Gerçekten bi şeriat var mıydı?'
gibi sorulara cevap vermeye çalışacağız. İtiraf edeyim bu yazı birazcık sıkıcı olacak ama araya güzel şeyler katacağım.
Serinin ikinci bölümü ise daha da ilgi çekici olacak onunda konusu 'Marjinal Sufiler-Tarikatlar ve Osmanlı'da İslami konuların tartışmaları,İslam mı Hristiyanlık mı?' gibi başlıklar olacak.
Öyle amatör bir yazı olmayacak, 'Osmanlı'ya sövecek,Osmanlı'yı övecek' beklentisine girmeyin,neyse o.
O yüzden 'Cariyelik,Kardeş Katli,Saltanat,Allah'ın yeryüzündeki gölgesi,İşgaller,Atalarla övünme' gibi konulara girmeyeceğim,zaten bunların bir çoğunun İslama aykırı olduğunu biliyoruz niye hala deşelim? Ben biraz daha sistematikten bahsedeceğim.
Haydi başlayalım....
Osmanlı devlet olarak İslam ve Sünni-Hanefi mezhebi seçmiştir.
Padişah'ta-Kadı'da kesinlikle hanefi olmakla beraber, kadı diğer 3 büyük mezhebin de kurallarını bilmek zorundaydı. Çünkü Osmanlı büyük bir imparatorluk olduğundan içerisin de Şafii,Maliki ve Hanbeli'ler de vardı,kadı kişileri yargılarken, kişi bu mezheplerin hükmüne göre de yargılanmak isteyebilirdi ama bu durum çok fazla meydana gelmemiştir sebebi ise hanefi mezhebinin en liberal mezhep olmasıdır.
Mezhep ayrımından öte Osmanlı'da Sünniler dışında;
Yemen'de,Irak'ta,Cezayir'de,Suriye'de, Şii'lerden tutun,Dürzi'lere kadar farklı bir çok mezhep vardı.
Bunlara her alanda özgürlük sağlanmıştır. Medrese eğitimlerinde,mahkemelerinde,fıkıh anlayışlarında tamamen özgürdüler fakat Sünni olmamaları sebebi ile devlette üst makamlara getirilmezlerdi.
O çağda dünyanın genel tavrı buydu,örnek vermek gerekirse XIX.yy'a kadar İngiltere'de Katoliklere,XX.asra kadar ise İspanya'da da Protestanlara görev verilmemiştir.
Osmanlı diğer dinlere ise tamamen hoşgörü ile yaklaşmıştır,vergi farkı dışında ki onunda gayet makul sebepleri var,hiç bir fark yoktur.
Ortaçağ'da Yahudiler her yerden kovulurken 1.Beyazıd kucak açtı la bunlara.
Fatih kalktı Ortodoks lideri ile görüştü,kiliselerine zarar vermedi,ibadetlerine karışmadı.
Birde değinmek istediğim multazam bi vakıf sistemi var,adamlar herşeyin vakfını oluşturmuşlar.
Mesela;
Sakat leylekleri tedavi vakfı,kaldırımları tamir vakfı,hapisten borca düşenlerin borçlarını ödeme vakfı,kedi-köpek besleme vakıfları vs.
Olm hani nerede var leylek tedavi vakıfları ya? Hayvan sever arkadaşlar teşkilat görsünler lütfen....
Neyse hadi birazda bu hamurun nasıl yoğrulmaya başladığına ve şeriat-örf ayrımına bakalım.
Bu imparatorluk din sayesinde kurulmuştur desek boş konuşmamız oluruz,daha kuruluşun başlangıcında Şeyh Edebali,Davudi Kayseri ve benzer ulemanın desteğini görmezsek nankörlük yapmış oluruz.
Fakat Osmanlı'da her zaman öyle Şeyh-ül İslam'ın dediği olmazdı,özellikle Fatih döneminde, Moğollar gibi örf ağırlıklı kanunlar koyulmaya başlanmıştır.
Osmanlı'da El Maverdi'nin de yorumu gibi 'İstislah' kavramı vardır. Peki nedir bu istislah kavramı?
'Halkın dinde olmasa bile iyiliğini düşünmek'tir.
Örnek vermek gerekirse, Ebu Suud döneminde para vakıflarının kapanması gündeme gelmişti, Ebu Suud buna ciddi anlamda karşı çıkmış,halkın bundan faydalandığını söylemiştir.
Ama Birgivi gibi Hanbeli mezhebine mensup kişiler ise bu vakıfların kesinlikle kapanması gerektiğini çünkü işin içine riba (faiz) karıştığını,halkın da bu haram parayı yediği fikrini savunmuştur.
Şer ve kanun Osmanlı'da her zaman birbirinden ayrılmıştır. Bu anlayışa 'Din ü devlet' anlayışı denmiştir.
Kutadgu Bilig gibi Türk tarihinin önemli eserlerinde ki tavsiyeler dinlenmiş,Fatih'in döneminde yaşamış olan Tursun Beg'in "İslamı koruma şartıyla,dünya işlerine de her çağda ilgi gösterilmesi için bir otoritenin olması' görüşü kuruluştan,yıkılışa kadar uygulanmıştır.
Osmanlı'nın kuruluşunda Edebali gibi önemli din adamlarının paylarının olduğunu yukarıda söylemiştik,hatta Edebali'nin kızını Osman Gazi'ye verme sebebi genelde Osman Gazi'nin Kuran'a olan saygısı olarak anlatılmıştır.
Böyle uyumlu dervişler olduğu gibi, Şeyh Bedrettin (Ah sözde aydınların şu adamı yüceltmesi yokmuuuuuu çıldırıyorum),Otman Baba (Ki sonraki yazıda Kalenderiler kısmında değineceğim çok ilginç bi tipleme) gibi uyumsuz din adamlarıda var olmuştur.
Osmanlı'da taa en baştan,sona kadar 'Gazi' sıfatı kullanılmıştır.
Gazi'nin niyeti samimi olmalı,riya olmamalı,ganimet için savaşa gitmemeli,vefalı olmalı,atılgan ve cesur olmalı,bu saydığımız sıfatları ne yazık ki son dönem padişahlarında göremedik...
Yapılan savaşlara ise 'Gaza' ismi verilir. Bu terim genelde farz-ı kifaye olarak görülmüştür,fakat bazı durumlarda farz-ayn'da olabilir. Örneğin 1444'te Varna savaşında padişah bütün herkesi askere davet etmiş,gelemeyecek durumda olanlardan maddi destek istemiştir.
İlk fethedilen yerlere fakılar yerleştirilmiştir. Bunlar dini yaymakla,insanlara yardım etmekle görevli insanlardır. Başlarında Ahi denilen din adamları vardır. İbni Batuta seyahatnamesinde bu kişilerden övgüyle bahsetmiştir.
Misafirperverliklerini muazzam olarak nitelendirmiştir,misafirlere karşılıksız yemek,konut gibi şeyler vermişlerdir.
Vakıflarında teşbihte hata olmaz bir nevi Sümerler'de olduğu gibi 'Tapınak Sosyalizmi' uygulamışlardır. Herkes kazandığından bu vakfa getirir,vakıfta yemek verilir,fakirlerin ihtiyaçları karşılanır, hem yerleşimler artar hem kişiler Osmanlı'ya alışır hem de dini görevler yerine getirilirdi.
Ayrıca Fütüvet anlayışıyla bekar gençler bu vakıflarda büyür,ilim öğrenir ve ileride önemli yerlere gelirlerdi.
Az çok canlandı mı kafanızda örf nedir şeriat nedir diye?
Şimdi tam anlamıyla canlanacak çünkü.
Zeki Velidi Togan'a göre taa Orhan Gazi gibi padişahlar hiç bir şekilde şeriattan faydalanmamıştır.
Bu görüşü Halil İnalcık gibi tarihçiler abartı olarak bulur,sebebi ise o dönem padişah yardımcılarının genel olarak din adamı olmasıdır.
Neyse İbni Haldun gibi ilim adamları örfi kanunları tamamen eleştirmiştir,bu yolun 4 mezhep imamından sonra kapandığını söylemiş,kesin bir dille reddetmiştir. Bazı Tursun Beg gibi ulemalar ise tam tersini söylemiş, Kuran,Sünnet,İcma gibi kuralların yanına bu fikirlerin de konulabileceğini söylemişlerdir.
1.Beyazıd döneminde ise bu konularda tartışmalar daha çok artmış Molla Fenari,Şeyh Bedrettin gibi fikir adamları çoğalmıştır,fakat Beyazıd yer yer bazı vakıfları askeri kuvvetlere vermiştir.
(Camilerimizi kışla yaptılar,ahır yaptılar gibi şeyleri buna da söyleyebilir miyiz şimdi?)
Yukarıda bahsettiğimiz gibi Fatih ise bu sistemi daha çok geliştirmiştir,Çandarlı gibileri öldürtmüş
kanunda tam hakimiyet sağlamıştır.
Yayınladığı reaya,teşkilat,ceza gibi kanunlarda şeriattan pek iz görülmez.
Sakal kesmek,burun yarmak gibi cezalarıda bu kanunda görebilirsiniz,az çok konuya hakim olan bir kişi Kuran'ın şeriatında böyle şeyler olmadığını zaten görür.
Nitekim siyasi suçlarda yine padişahın mutlak emri ve tasarrufundadır.
Fakat bu dönemde 'Dürerül Hükkam' gibi eserlerin verildiğini söylemeden geçmeyelim.
Bu dönemde 'Vacibul Vücud', 'Allahın gölgesi' kavramı daha da benimsenmeye başlanmıştır.
Bu kavramların açıkça şirk olduğu her ne anlamda kullanılırsa kullansın açıkça görebiliriz,padişahın kişiyi yüceltip,alçatabildiği bir anlayıştan bahsediyoruz gençler.
Mesela Fatih'in İstanbul'u fethettikten sonra askerlerine 3 gün yağma yaptırma izni verdiğini,Halil İnalcık hoca maalesef ki İslam'a bağlar. Yahu İslam'da işgal mi var?
İstanbul'un alınmasına sevinip,Filistin'e üzülen Müslüman'lar şahsen bana samimi gelmiyor gençler...
Diğer yazıda 'Halifelik' kavramına ve başta söylediğim konulara da değineceğiz,şimdilik yarım bırakıyorum ve sizi daha fazla sıkmadan Allah'a emanet ediyorum,umarım yazı amacına ulaşmış ve örf-şeriat farkını anlamanızda yardımcı olmuştur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
'Yahu İslam'da işgal mi var?'
YanıtlaSilYani peygamber ve 4 halife döneminde bir çok savaş olmadı mı?
Ülke sınırları genişledi hayır işgal yok demişsin ama bunlar ne o zaman?