Ab-hayat akmaz ki belediye fışkiyelerinden,
Zaten aksaydı Melih Gökçek sormazdı kim kırdı diye,
Çimler ölmezdi, yemyeşil olurdu dünya,
Pink Floyd'un yeşilinden değil,
Onlar yeşili sever, doğayı korur,
Fakat şimdilerde sevilen yeşiller başka, onların sevdikleri de başka
Yüzünü yıkardı insanlar Ab-ı Hayat ile, bu arada çok isterdim Pink Floyd'a söz yazmak.
Hayat hastalığı hakkında.
Modern tıp bir sikime çare bulamadı bence bulmasına ama en azından hayat hastalığı hakkında mı konuşsak?
Hasta oldum bu hayattan, dermanı ne bilmiyorum bile.
Makinalaşmamak istiyorum, dumdum teke tek..
Pavese gibi hapı yutmak istiyorum bir an önce ama işte Pavese sadece haplardan ölmedi, onun acısına erişemeden nasıl yaparım bunu.
Acıdan öldü Pavese, hayat hastalığından işte, uzatma devam et.
Öyle iğrenç şeyler yazmak isterdim ki Pink Floyd okusun diye, kalemim bile kusardı.
Öğğğhhhh diye.
Radikal konuşurdum.
İlkimsin sen benim diyen kızlara aldırış etmeyen, duygusala yatan erkekleri anlatırdım.
Tomurcuklanmış memeler bekleyen sufileri yazardım.
Yüzünü sabahları sperm ile yıkayan kızdan bahsederdim.
Yeşillerden konuşurdum, doları onların elinden alırdım.
Money şarkısını yeniden yazdırırdım.
'Think I'll buy me a football team.'
Hayır Gilmour kendine biraz namus al, ya da git Waters'tan borç iste.
Syd Barret'ı anlamak için de biraz akıl alın kendinize.
Kalemim birazdan üstünüze kusacak.
Vücudunuz siğil olacak, bir bardak çişten bahsetmek nasıl hissettirir size?
Gilmour, Ukrayna savaşında kadınların neler yaptıklarını gördün mü?
Waters haklıymış.
Pink Floyd'a şarkı sözleri vermek isterdim.
Yerdeki taş hakkında,
Gece cam silen Burger King çalışanı öğrenci hakkında,
Sevdiğim atlar hakkında,
Sevişen gençler hakkında.
Onlar benim yerime haykırsaydı bazı gerçekleri, belki de inanırdı herkes gerçeklere.
Yukarı tükürsem Floyd yok aşağı tükürsem Pink'im.
Sizde dağıldınız gittiniz zaten.
Kimin ne ilgisi kaldı artık makineleşmek ile, makineleşmemek ile.
Tarantula kitabına kötü bir kitap derdim eskiden, Dylan'ın yazdığı hani.
Fakat bu yazıda görüyorum ve kendim anlıyorum ki ne kadar güzel anlatmış Dylan baba derdini.
Anlayana demiş blues rock, anlamayana ramazan davulu az.