Gece uykuya dalarken istediğim kişi olabiliyorum.
Kurmaya cesaret edemeyeceğim cümleleri kuruyorum, en kral retorikçiden daha iyi konuşuyorum.
Daha ayığım sanki kendime ve tiksinti duyduğum her şeye.
Uyuyakalırken düşüncelerimi, uyurken nefesimi kontrol edemiyorum.
Başka kentlerde olduğu gibi yabancıyım kendime.
Karanlık bir dizinin son sahnesinde kötü karaktere zoomlanan kamera gibi oluyorum, tanınmadığım yerlerde.
Gözlerinin ve götlerinin içine girmek istiyorum böyle zamanlarda insanların.
Ne hissedip, ne göttüklerini görmek için.
Tüm tanımadık maddeleri denemek istiyorum, (insan dahil) bir döner bıçağının dilimi, dudaklarımı nasıl parçalayabileceğini, o kanın genzimi nasıl doldurabileceğini düşlüyorum.
Bahsettiğim her şeyin tadını canlandırabiliyorum.
Bunlara da cevap arıyorum kendimce. Nasıl bilebilirim ki her şeyin tadını? Ya da acısını yaşamadığım karakterleri nasıl yazabilirim? Nasıl bu kadar sezgisel hissederim? Neden bütün insanların acısını içselleştiririm? Neden otobüs bileti satan, gözlüklü, etekli, ince çorap giyen +30 yaşındaki kadının seks hayatının bu kadar kötü olduğuna emin olabilirim?
Artık soru sormaktan ve ve sorgulamaktan sıkıldığım için mi her haltı bildiğimi zannediyorum? Onu da bilmiyorum.
İnsan olmak yerine, Ahmet Erhan'ın herhangi bir şiirinde harf olsaydım belki düşünmezdim bunca şeyi, hem insanları hem maddeleri.
O şiirlerde ben bir harf olsaydım, sizleri bu satırlara harf olarak yazmazdım belki.
Her kent, her insan ve her taş bir harf bana.
Zenon'un ayağı takılıp intihar etmeye karar verdiği taş benim en güzel harflerimden biridir.
Dazai gibi hissetmeme sebep veriyor bazılarınız. O kadar farklı uğraşlar, o kadar siyasi koşuşturmalar ve iyi bir aşk...
Bunlara rağmen intihar eden Dazai gibi.
Şimdilerde popüler olmuş kendisi. İnsanlığını ise çoktan yitirmiş.
Bu yitik ve tiksinti halinde kimse yoktu yanında.
Denize atlarken pantolonundan düşen harfleri toplamak için gideceğim bir gün bende onun yanına.
Belki o zaman anlayacağım gerçekten yitenleri, o zaman anlayacağım insanlığı yitirmenin ne kadar güzel bir şey olduğunu.
'İyi ki' diyeceğim 'iyi ki kullanmışım hepinizi birer harf gibi' ve 'iyi tiksinmişim benimle beraber yeryüzünde yaşamı cüreti gösterenlerden!'