okuyamıyorum,
yazamıyorum.
yazdığım şeyler bir gölge iken artık vücut bulmaya başlıyor gibi hissediyorum.
yazdığım şeylerin sizin vücutlarınızda birer irin olarak yer almasını isterken irinler ile kaplanan yine benim vücudum oluyor.
aslında korkak biriyim.
yazdığım gölgelerden korkuyormuşum meğer, gerçekliğimi yazdığımı zannederken yazdığım şey aslında kaçtıklarım ya da kabullendiklerimmiş.
meğer patlayan bir sivilceymiş çoğu.
bunlardan korkmak beni korkak biri yapar mı?
ya da bu gerçekliklerden vazgeçememek, yüzleşememek.
gerçeklerden, gerçekliklerimden,inandığım konfordan vazgeçememek peki? bu beni korkak biri yapar mı?
mesela allahın olmadığına dair çok güçlü bir kanıt bulsam ona inanmaktan vazgeçer miyim?
okuma yeteneğimi kaybetmekten, yazamamayı kabullenmekten bahsediyorum mesela.
bunları kabul etsem kendimi öldürür müydüm?
benim başka bir kimliğim olduğunu, karanlık bir yüzümün olduğunu kabul etmek beni benden vazgeçirir mı?
bundan korkmalı mıyım?
sevmediğim insanları, ilişkilerimi, yapmam gerekenleri bırakmak, vazgeçmek cesareti var mı bu bedende?
tamamen aykırı davranabilme cesareti toplumsallaşmaya,ona benzemeye başlamaya yönlendirebilir mi insanı?
yoksa sadece gölge olarak mı kalır bu söylediklerim?
vücut bulmak bir yana dururken hayatın bir yerinde ikinci gölgemi bulup gece de takip edebilir miyim onu?
ya da hepsinden vazgeçip gerçek benliğimi, maskesiz bir şekilde gösterebilir miyim insanlara?
korkusuzca.