7 Şubat 2022 Pazartesi

Kustum 4 (basit yaşamak üzerine)

Kaç kadın öldü (rdüm) diye bir yazının üzerinde çalıştığımı söylemiştim sanırsam ama bu aralar 'kustum'a geri dönme ihtiyacım doğdu.

Neden doğdu? Niye doğdu? Blogu takip edenler,kitapları okuyanlar bilir ki kustum yazıları random aklıma gelen şeylerden oluşmakta ve ona buna dikkat edilmeden yazılmaktadır,fakat bu sefer ana konu belli ve onun üzerinden aklıma gelenleri yazacağım size zira içimi şişirip dolduran bazı konular var.

Konumuz basit yaşamak. Sanırsam yaş aldıkça ve tecrübe biriktikce bazı şeyleri kafam artık kaldırmıyor,gerçekliği direkt olarak kabul ediyor ve basit çözümler arıyor.

Detaylı düşünme,küçük olaylardan dolayı kırılmalar yerini umursamamazlığa bırakıyor. Evet ve hayır cevapları bazı olaylar için yetiyor da artıyor bile.

İnsanların hayatı zorlaştırdığı ve kendi kendilerine ekstra maceralar ürettikleri bir çağda yaşıyoruz. Örneğin geçen gün Twitter'da 'kameraman' kelimesini kullanmak istemeyen bir ablanın tweetine denk geldim sebebi ise sonunda 'man' olmasıymış.

Bahsettiğim şey aslında tam olarak bu tweetteki ablanın ruh hali.

İnsanlar çağımızın zorluklarına zorluk katarak ve birçok olaya ideolojik bakışlar sunarak hayatı daha da çekilmez hale getiriyor.

Komplike bakış açısı her alanda basit bakış açısının yerini böylece hemencecik alıveriyor.

'ay şunu yapabilecek miyim' 'sevgilim x işini becerebilecek mi'

'kardesim ne yapacak acaba' gibi düşünceler insanın günlük hayatında o kadar artıyor ki her an oluşan bir olumsuzluğa bile günlerce kafayı takıyoruz.

Feminist düşünceler,HIV olumlamaları efendim ofansif mizahi ayıplayıp üzerinde saatlerce konuşanlar,mesleklerini/bölümlerini kutsal zannedip deli gibi savunanlar,veganlar,kişisel özgürlüklere karışanlar ve bunları dayatan sjwler.....

Yazarken bile darlandım. Kişilerin kendilerine has olan bu düşüncelerini özellikle topluma adapte etmeye calışıp olmayan sorunları varmış gibi göstermeleri ise basit düşünceyi etkileyen ve yerini karmaşaya bırakan başka bir genel sebep.

Örneğin size komplike bir düşünce hali vereceğim.

Bir çift düşünün ileride evlenecekler fakat bu çiftte erkek biraz huzursuz zira nafaka hakkı gibi konular kafasını karıştırıyor sadece nafaka mı?

'Karım beni aldatıp,bunu hukukta kanıtlayamazsam erkek olarak nafaka ödeyebilirim.

Eşim abisi ile iş birliği yapıp beni soyabilir,dövebilir.

Eşim benden bir sürü şey saklıyor ve arkamdan iş çeviriyor olabilir

Beni işten kovduklarında 'sen erkek misin ev bile geçindiremiyorsun' deyip gidebilir.

Beni annesiyle çekiştirebilir.

Askere gittiğimde başkası ile olabilir'

Ya da kadın şöyle düşünebilir;


'eşim beni aldatabilir'

'kaynanam beni dövebilir'

'çocuklarım iyi yetişmeyebilir'

tabi ki herkesin başına gelebilecek olan bu haller komplike dusunce sebebi ile çiftlerin kafasında daha çok büyüyor ve berbat bir hal alıyor. Çiftlerin yaptığı en küçük hatalar bile karşı taraftan herhangi birinin pişman olmasına rağmen görmezden gelinip kafa da çevre baskısı ile beraber daha çok büyütülebiliyor.

Bu komplike düşüncelerin en büyük sebeplerini tam düzenli olarak sıralamak gerekirse 

1-yanlış eğitim

2-önyargılar 

3-kendini bu yanlış eğitimden ötürü entelektüel sanan tiplerin fikirlerini anlatıp bir cemaat oluşturmaya çalışması

4-ideolojiler

5-sosyal medya.

Sosyal medya yine bunların yanında en masum alan olarak kalsa da (ilişkiler üzerinden basit-komplike anlatmayı tercih ediyorum belli bir yere kadar) mücadele ruhunu da kaybettiren en temel alan.

örneğin eskiden gördüğümüz,dinlediğimiz,bildiğimiz aşklar daha masum ve zor şartlarda bile ayakta dururken şimdi ki aşklar çevrede görülen ve etki gösteren sebepler ile en küçük hatada bile tökezlemeye başlıyor. ilişkinin en küçük detayını bile komplike hale getiren çiftler küçük bir zorlukta (örneğin erkeğin işsiz kalması ve bir süre yoksullaşmaları) ile bile mücadeleyi bırakıp kaçabiliyor. ideolojilerin getirdiği o sözde laflar arada kaynıyor gidiyor. mesela biz bugün hala 'kadın neden hesap ödemiyor?' meselesini tartışıyorsak bunun sebebi komplike düşüncedir. basit düşüncede olan biri bu konuyu çoktan kafada bitirmiştir. bu işin sadece siyasi ve sosyal boyutunu sömüren biri 'ne alaka senin çevrendeki kadınlar öyledir toplu yaklaşma' diyerek bu tarz yaklaşımı kendince yok saymaya çalışır.

diğer bir örnek ise bugün herhangi bir pedagoga ya da bir feminist boss'a kendi ailemin yaptıklarını kendim yapacakmışım gibi anlatsam herhalde yukarıda bahsettiğim maruz kaldığı etkenler sebebi ile beni tekme tokat odasından atar.

tek bir odada belli bir süreye kadar 3 çocuk büyüdük,babam asgari ücret ile çalışıyordu,ırksal olarak ülkenin en alt sınıflarından birine mensubuz fakat neredeyse sorunsuz büyüdük. Şimdi üniversite mezunu bir gencim,kardeşim lise son diğer kardeşim ise lise 2. Başta belki birine aile planlamasını danışsalardı biri onlara ‘sakın yapmayın bu çok büyük bir sorun’ diyecekti. Fakat gelin görün ki bırakın problemi çok güzel bir aileye sahibim.  çevremde bir çok aileden verebileceğim bu tarz örnekler  mevcut. Fakat maalesef günümüzün 'basit düşünememe’ hastalığı yüzünden belki de böyle yuvalar boşuna yıkılıp gidiyor. bunu şimdi ben hedeflesem çevrem tarafından 'sağlıklı değil' damgası yiyip ayıplanacağım.

basit düşünce ve komplike düşünce tarzlari sadece evlilik ya da aile ilişkilerinde değil hayatımızın her alanına yayılmalı. bu düşünce tarzında klasik ve insani görevler dışına çıkılmamalıdır. örneğin babam var mı var babama görevlerim bellidir,anneme görevlerim bellidir,arkadaşlarıma görevlerim bellidir,sevgilime bellidir vs. modernite ile post modernitenin getirdiği yeni düşünceler ile bu sıfatları tekrar tanımlayıp 'ya gelenek yanlıştı bunları tekrar düşünelim' gibi toplara girersek iyice dibe batarız (ki batıyoruz) 'bebekleri bezlerken onların rızasını almalıyız' gibi düşüncelere kadar gideriz.

bu düşünce tarzı kendi kişisel hayatımızda da olmalıdır. Biriyle buluşurken,ne içeceğimize ve yiyeceğimize karar verirken,ne giyineceğimiizi düşünürken de komplike düşünmeden basitçe kararlar vermeliyiz. mesleğimiz için,geleceğimiz için de aynı şekilde yapmamız gereken görevleri bilip yerine getirmeliyiz. komplike düşünmek bizi yapmamız gereken görevlerden de alıkoyar. örneğin bendeniz ösymnin tüm sınavlarına karşıyım fakat şu aralar çalışmam gerektiğini düşündüğüm ve başka yolu olmadığı için oturup yökdil ve alese calışıyorum. eğer bu zorunluluk meselesini komplike düşünürsem muhtemelen seneye askere gidebilirim. bir de tabi ki bu basit düşünme meselesini 'devlet görevi' vs sanıp kölelik yapmamak gerekiyor (covid meselesinde size söyleneni yapıp hiç sorgulamadan basit düşünceyi tercih etmek yanlış bir harekettir) kölelik diye nitelendirdiğimiz şey burada devletin görevi karşısında komplike düşünmektir. bireysel ve basit düşüncede devletin hatalarını görüp gayet o an tepkinizi verebilirsiniz. ya da bu düşünce tarzını camus'nun yabancısı olarakta görmemek gerekir.

nietszche abimiz bu konuda da yine çok güzel bir söz söylemiş:

"basit bir yaşam tarzı şimdi zordur; bunun için çok zeki insanlardan bile daha fazla üzerinde düşünme ve buluş yapma yeteneği gerektirmektedir. bu insanların en dürüstü belki de şöyle diyecektir: “bunun üzerinde böyle uzun uzun düşünecek zamanım yok. basit yaşam tarzı benim için çok soylu bir hedef; benden daha bilge olanlar onu buluncaya kadar bekleyeceğim."

velhasıl somut olmayan,geleceği göremediğiniz,çok fazla risk içermeyen konularda komplike düşünmeyin (para harcarken de çok şaapmayın). hayat size bir yol acar ve oradan devam edersiniz. bu düşünce tarzı sizi içten içe hele bu çağda yer bitirir,basit dusunme ise hem size hem de çevrenize iyi gelir.


sadece nietszche değil özellikle kinik filozofların ve epiktetos gibi stoacı filozofların da bu konuda yolunuzu aydınlatacağını bilin hissedin! hatta o kadar sayfayı okumaya yeltenmeyin oturun kedileri izleyin.


kalın sağlıcakla…