29 Nisan 2020 Çarşamba

Anılarım,Korkularım ve Bir Takım Şeyler

Neden ara verdim lan ben buraya?

Özümü kaybettiğimi farkettim buraya ara verince sanki.

'Bir ayağımın hep bu sistem içinde olması canımı sıkıyor' demiştim bir yazımda ya da arkadaşlarımla yaptığım bir sohbette hatırlamıyorum şimdi,zaten önemli de değil.

İyice de Youtube falan teslim mi oluyorum ne?

Mailleriniz,mesajlarınız beni mutlu ediyor,2017den beri takip eden olduğunu hiç zannetmiyordum sağolun.

Aslında buraya yine kendi kendimle konusmaya geldim,okuyanda okuyacak işte 'Senin ben aklını sikeyim' diyecek 'Ali'nin 8 Günü' filmindeki Ufuk Bayraktar misali.

Anıların acıttığını farkettim son zamanlarda.

O kadar basit anılar ki bunlar üstelik burada yazsam götünüzle gülersiniz.

Mesela ninemin bana basketbol antremanından dönerken ben biskuvi alması bi gün emekli maaşıyla köfte yedirmesi,dedemin kucağında abur cubur için ağladığım bir sahne falan.

Bunlar bana öyle tuhaf hissettiriyor ki sayın okur, öyle tuhaf hissettiriyor ki anlatamam.

Mahallede köpegin kovalaması bile beni artık bir an olarak geliyor bana.

Köpek demişken geçen fena bir kabus gördüm.

Uyumadan önce dışarıdaki köpek sesine odaklanmış ve sik sik düşünüyordum,gözlerimi kapadım ve astral bir yolculuğa çıktım.

Rüyamda uyuduğum odada ayakta kendimi izliyorum,dışarıdan bir kedi giriyor bana bakıyor ve ben fena korkuyorum (Su an goz ucuyla cama bakıyorum) neyse sonra birden kusmaya baslıyorum döne döne hemde!

Tekrar yataktaki bedenime giriyor ayaktaki bedenim ve cebellesiyorum kendimle,cikmaya calisiyorum falan bagiriyorum,hirliyorum ust ranzada yatan kardesime sesimi duyurmaya calisiyorum cok tuhaf bir ses bana birseyler soyluyor falan korkunc bir kabustu.

Anıların anlatınca acıttığını da farkettim.

Bunun sebebi sanırım ölüm korkusu.

23 yaşındayım artık ve birşeyleri başarmam gerek.

Evde oturup 'Evlensem mi ya' diye bekleyen kızdan farkım olmasın mı? Eh olsun bir zahmet.

O yüzden hep anılar geliyor aklıma,gelecek anıları olur mu? Onlar bile geliyor aklıma ve kalbime biraz bıçak sokuyorlarmıs gibi hissediyorum...

Soğuk,karlı bir hava düşünün,şimdi eğilin ve bir kartopu yapın kendinize sonra onu arkadaşınıza atın.

Ne yaptınız? Küçük şeyleri biriktirip büyük bir sey yaptınız ve onu hiçlediniz degil mi?

Şüphesiz bunu anlayanlar için anlattıarım daha ibret dolu olacaktır....

Olm ya hiç kör,sağır veya dilsiz olduğunuzu düşündünüz mü?

Organ eksikliğinizi bir düşünsenize ne kadar kötü,koca vucudunuz da bir şey eksik goremiyorsunuz,
duyamıyorsunuz falan ha?

Ben bundan da cok korkuyorum galiba,bazen zifiri karanlıka kör kaldığımı hissediyorum.

Aslında hepimiz körüz ve dilsiziz artık.

Ama sağır değiliz. Fakat yarı sağırız sadece işimize geleni duyuyoruz.

Körüz çünkü çoğu şeyi görmek istemiyoruz,dilsiziz cünkü elimizdeki telefonlar iletişim için yeterli artık.

Virus muhabbetinden beri gunde kac kelime dilinizle kuruyorsunuz? Kac kelime telefonla?

Bunu virusten once de dusundum. Ulan iletisimin en temel ogesi olan dil artik yok resmen.

Toplumsalligimizi da kaybediyoruz,kaybettik.

Artık bireye dönüşmüş,herkesin kendini düşündüğünü 'sıfır hata'lı olduğunu düşündüğü bencil bir birey toplumu var.

Tüketim! Ah tüketim evet en buyuk sorunumuz bireysellesmeden sonra.

Ne kadar anlatsak az bunu,en son Youtube'da bu konuyu cekmem de ayri ironi,youtube icin.

Aşklar tükeniyor,dostluklar,maddeler,manenler...

Bir gün böyle komple yok olursam hiç şaşırmayın ha,çünkü dümdüz insan olup sacma seyler konusmak beni de yoruyor galiba.

Corona yuzunden bir ton uzak kalan kisilerin iliskinin bittigine bile eminim bunun sebebi ozlemek,yapamamak degil bir araya gelip tuketememek olsa gerek.

Çünkü evde kalan sevgililer de muhtemelen bu durumdan cok rahatsızlar,onlar da tartisiyor kavga ediyor.

Bunların hepsinin ana sebebi aslında bireysellik ve tuketim.

O samimi gozuken selfieler falan o kadar anlamsız ki artık.

Bir yazımda anlatmıştım o eski fotografların bile bir anlamı,asilligi yok artık.

Uret-Tuket albumleri falan filan....

Birikmis,her sey birikmiş içimde bakın nereden nereye geldik, bende ozlemisim yazmayi.

Biraz daha yazarsam cok daha derin seyler soyleyip bu yaziyi okuyan bir kac kisinin canını sıkabilir,ölmesine vesile olabilirim.

O yüzden susar ve belki tekrar bir gün bulusuruz umuduyla gidiyorum