7 Eylül 2017 Perşembe

Rock/Metal Felsefesi ve Albüm Önerileri

Gençler merhaba!!!

Biliyorum,biliyorum o meşhur ODA TV'de falan yayınlanan yazıdan sonra benden daha farklı birşey beklediniz.

Ama bu yazım maalesef önceki okur kitleme dönük bir şey olacak,haa tabi yeni bir bomba bekleyenler umudunu kaybetmesin onlar için de dolu dolu 'ÖLÜM' hakkında bir kaç seriden oluşacak şeyler yazacağım fakat yazıyı ne zaman tamamlarım bilmiyorum.

İlk bu blogu açtığımda müziğe olan sevgimden bahsedip,bir kaç albüm falan tavsiye edeceğimi söylemiştim şimdi onunda vakti bu yazıda geldi.

Türkiye'de benim gibi rock/metal dinleyenler hep genelde dışlanır,zaten bu ülkede bir Yılmaz Vural iki Karl Marks anlaşılamamıştır bana kalırsa,bir de metalciler işte.

Tabi ki de 'Metal' dediğimiz türün genel bir felsefesi yoktur,grupların felsefeleri vardır ve metalde her grubun da bir felsefesi vardır.

Neyse böyle sözler bir yana Dünya'dan Türkiye'ye doğru ilerleyelim

1980'lerde başlayan 'satanist avı' günümüzde hala siyah giyen gençlere karşı olumsuz bir durum olarak kalmış hafızalarda.




Peki nedir ulan bu metal? Türkiye'de kökleri nedir? Çılgınlıkları nedir bu heriflerin?

Metal müziğin kökeni çoğu dinleyicinin bildiği üzere Caz müziğe kadar dayanır.

Hatta ve hatta ilk defa birden fazla enstrumanı,dev viyolonselleri kullanan Wagner'e kadar dayandırmak mümkündür bu müziği.
https://www.youtube.com/watch?v=-lxlQITXBAQ

Mesela Wagner'in bu müziğine de teyzeler 'Wohooo bu nedir gııı' tepkisi verebilirler.

Blues ve Caz'ı oluşturan siyahilerin isyanını bu tür taşıma görevini almıştır üstüne.

Dünya'da ilk metal grubunun kim olduğu hakkında tartışmalar olsa da ilk grup açıkça Birmingham gibi bir işçi memleketinden çıkan Black Sabbath efsanesidir.

"Paranoid,Iron Man,War Pigs,God İs Dead,Sabbath Bloody Sabbath" gibi efsane şarkılar bırakmış,Ozzy ile beraber Toni Iommi,Geezer Butler,Bill Ward gibi heriflerle tanışmamıza vesile olmuştur.

Şeytan'ın notası dediğimiz notayı da ilk defa bu grup kullanmış,böylece metal müzik başlamıştır.

Genelde metalcileri 'Sex,Drugs and Rock'n Roll'dan öteye gitmediğini sayan bir guruh var onlara en güzel cevabımız DIO abimizdir.



DİO bana kalırsa dünyanın en güzel sesli insanıdır,bakın 'en güzel seslerinden biridir' demiyorum,en güzel sesidir diyorum,ne içkisi ne sigarası,ne de bilemeyiz ama karısı kızı vardı,evinde kedi besleyen bir üstattı fakat gel gör ki kader DİO'yu da kanserden almıştır öbür tarafa.

Haa tabiki de Sex,Drugs and Rock'n Roll felsefesini dibine kadar yaşayanlarda vardır. Onlardan en meşhuru ise;


Bu tuhaf görünümlü,tuhaf sesli bir adam olan Lemmy Kilmister'dır. Aslında Lemmy'nin tıpkı Pink Floyd'un da olduğu gibi kendine has bir felsefesi vardır. Ona Rock/Metal'den daha öte birşeyler yazmak lazım ama yazıyı fazla uzatmak istemiyorum.

Haa bir de böğüren herifler var hepinizin mağlumudur.

Bu adamların daha sert müzik yapmaları bi yana gerçekten eylemleri de çok acayiptir,tamam isyan falan dedikte İskandinav grupların bazıları direkt olarak kilise de yakarlar,
"Vark Vikernes"i araştırırsanız görürsünüz asıl sertlik nedir diye :)

Aslında bazen bende yan yana 4 tane boş cami görünce yakmak istemiyor değilim,ulan diyanetin bütçesi yine bitmiş gördünüz mü onu?

Yahu o camiler dolmuyor arkadaşım,kütüphane yapın-hastane yapın-bakım evi yapın insanlar faydalansın en azından.

Konudan sapmayalım şimdi sırf 'Satanizme yönlendiriyor,gençleri uyuşturucuya özendiriyor' diye yasaklanması da istendi bu müziğin hatta bazı albümler de gördüğünüz 'Parental Advisory' etiketi bu yüzden vardır.

Ama bu müziği kimse susturamadı,mahkemede Dee Snider efsane bir savunma ile herkesi susturmayı başardı.

'HEADBANGER'S JOURNEY' belgeselini bu anlattıklarımı görmeniz açısından şiddetle tavsiye ediyorum.

Metal/Rock müziği zaten kimse yasaklamaya cürret edemez,yasaklansa bile yapılmaya devam edilir çünkü rock bir müzik türü değil bir duruştur.

Can Atacan'ın "Başlangıcından Bugüne Heavy Metal" adlı kitabın önsözünün beğendiğim bir kısmını sizle paylaşmadan geçemem bu yazıda;

"Bir alt kültür yaşam tarzı olarak zaman zaman popüler olsa da, asla popüler olan diğer akımlar gibi "pop" olmadı. Sadece varlığını sürdürdüğü yer altından dışarıya sızdı,süzüldü,yoğun bir sis gibi kapladı her yanı,ama taviz vermedi,söylemini yumuşatmadı,uzlaşmadı. Boyun eğmeyen bir asi olarak kaldı daima.
Genç kuşaklar, yaşamdan beklediklerinin gerçekleşme umudu azaldıkça,bunun suçlusu olarak gördükleri otoriteye,aileye,sisteme,okula, herkese ve her şeye karşı içlerinde oluşan güvensizliği ve öfkeyi dışa vurmak için rock'ı kullandılar.
Yaşadıkları kent kenarlarında,işsiz,eğitimsiz,parasız,modern dünyanın paryaları olarak seçenekleri de pek parlak olmayan bu genç insanlar uyuşturucu satmak,çalmak,tetik çekmek,orduya katılmak veya müzik yapmak arasında bir yerlerde yaşamın kenarına iliştirilmiş birer sistem safrasıydılar. Müzik yaparak,en azından hayatta kalma ve yaşamlarındaki yok oluşu bir anlamda durdurma şansları vardı. Diğer seçenekler,sonları belli arka sokak zar oyunları gibiydi:Kaybetmek banko"

Çok güzel yazmış Can Atacan ellerine sağlık selam olsun buradan.
Son günlerde benim için sisteme yazılmış en iyi 2 şarkı ise;
'Disturbed-Vengeful One' ve 'Avenged Sevenfold-God Damn' 'Black Sabbath-God İs Dead' adlı parçalardır,güzel mesajlar var tabi almak isteyene.

Ha işte metalin en güzel yönlerinden biri de budur,her grubun verdiği bir mesaj vardır,pop müzisyenleri gibi 'dub tıs dub tıs' mantığı yoktur veya Türkiye'de ki son dönem rap gibi (istisnalar hariç fakat Rap'te maalesef ele ayağa düştü,her rap dinleyen potansiyel bi rap müzisyeni oluyor artık ) aşk mesajları vermekle falan uğraşmaz.

Neyse sizi taa İskandinav'yalardan alıp Türkiye'ye götürmek istiyorum,aslında bu yazı sadece bir albüm tavsiye yazısından ibaret olacaktı lakin yazdık işte ne yapacaksın.

Türkiye'de de bu hikaye İsmet Sıral'ın caz grubu kurmasıyla başlamıştır,Erol Büyükburç'un meşhur "Little Lucy" şarkısı ki dinlemenizi tavsiye ederim rockn roll akımı başlamış,Erkin Baba ile de Türkiye'de metal müzik oturmaya başlamıştır.

Türkiye'de bu süreç ilerlerken ne yazık ki ölümler de verilmiştir,yurtdışına göçlerde...

Örneğin Mesut Aytunca sırf uzun saçı  yüzünden çevresi tarafından dışlanmış ve cinayete kurban gitmiştir...

Yine ülkenin gelmiş geçmiş,hatta dünyanın sayılı gitaristlerinden olan Yavuz Çetin Boğaz Köprüsün'den atlayarak intihar etmiştir.

Çok güzel insandın be Yavuz neden bırakıp gittin bizi?

Yavuz Çetin'in şarkılarında ki o söz derinliğini yakalayacak insanlar çok çok nadirdir bu ülkede...

Allah gittiğin yerde mutlu olmanı nasip etsin Yavuz...


Barış Akarsu'yu da elim bir trafik kazası sonucunda kaybettik,yine Kerim Çaplı gibi bir bateristi de hiç haketmediği bir ölümle kaybettik...

Sırf saçı uzun diye,dövme yaptırıyor diye,piercing kullanıyor diye dışlanan hatta sırf siyah giyiniyor diye tuhaf karşılanan bu camia ülkemiz için bir de şehit vermiştir.

Grup Ümit Yılbar için 'Fly Forever' adında bir şarkı yayınlamıştır. Oturun dinleyin değil Türkiye'de dünyada bir tek Pink Floyd yaraları bu kadar deşebilir ahanda o kadar iddalıyım!!!


Tabi ki her ülkede olduğu gibi değerli müzisyenleri kaçırmadık değil mesela ülkenin efsane gruplarından olan "Bunalım" grubunun kurucu üyelerinden olan Aydın Ayet Çakus askerlik vaktı geldiğin de "Şeyimi Keserim de askere gitmem" diyerek ülkeyi terk etmiş ve Kaliforniya'da 'Fear Nature' adında bir grup kurmuştur.

Bir de İpek Bilgin hikayesi var ki anlatmadan geçemem :D Şu resimdeki kız var ya;



Sezen Cumhur Önal ile muhtemelen metal müzik yapma fikrini sunmak için buluşur ve toplantı olumsuz sonlanarak yanından ayrılır. Daha sonra Philadelphia'ya gider ve "Wykked Wytch" diye bir Black Metal grubu kurar.

Son hali ise aşağıdadır;



Neyse yazı çok fazla uzadı sizde sıkılmadan son sözlerimi söyleyip 3 albüm tavsiye edip gideceğim.

Kısacası Türkiye'de rock;

Barış Manço'nun sevgisidir,Cem Karaca'nın asi duruşudur,Erkin Baba'nın herkesi kucaklayan muazzam müziğidir.

Selda Bağcan'ın halkları bağrına basması,Yavuz Çetin'in yalnızlığı,Pentagram'ın derinliğidir.

Özlem Tekin'in,Şebnem Ferah'ın,Aylin Aslım'ın kadınlara aşıladığı cesarettir.

Köşe başında bilgisayarlardan yapılan müziğe benzemez metal/rock veya siz ne isim veriyorsanız...

Ateş toprak hava olmuş 
Yağmur olmuş hayat vermiş sana 
Kalbin olmuş ruhun olmuş 
Aklın olmuş yol göstermiş sana 

Bir ömürlük maceranda 
Hikayeni anlat bana 
Ne anlam verdin sen buna 
Ruhunda neler var senin 

Korkma ondan bundan 
Ne ölümden ne hayattan 
Bu dünyada gördüklerinin 
Hepsi bir hepsi haktan 

Atalarına malum olmuş 
Kitap yazmış anlatmışlar sana 
İmam rahip rehber olmuş 
Yalan yanlış aktarmışlar sana 
Günümüzün dünyasında 
Hepsi aynı hepsi ala 
İsa Musa Muhammed Buda 
Neyin varsa bilmiş senin 

İnsanoğlu kendini arar 
Dünya döner milim milim 
Eğer göçüp gidersen bugün 
Yarım kalan işin var senin 

Korkma ondan bundan 
Ne ölümden ne hayattan 
Bu dünyada gördüklerinin 
Hepsi bir hepsi haktan 

Korkma ondan bundan 
Ne cehennem ne de şeytan 
Bu dünyada bildiklerinin 
Hepsi bir hepsi haktan

sözleri ile ciltler dolusu kitabı tek şarkıya sığdıran,düşündüren bir türdür....

Tamam şimdi geçelim albüm tavsiyelerine...

Gençler dünya çapında benim için çıkarılmış en iyi 3 albüm;

1-Michael Jackson-Thriller
2-Pink Floyd-The Wall 2
3-Disturbed-İmmortalized'tir.

Bir de İndila-Mini World ayrıdır bende bak.

Fakat metal dünyası derya denizdir daha fazla grup önerisi vs isteyen bana en tepedeki iletişim bilgilerimden ulaşabilir.

Asıl önereceğim albümler ise Türkiye'dendir...

1-Barış Manço-Baris Mancho

Arkadaşlar bu albümü Türkiye'de bilenlerin sayısı çok azdır çünkü bu albüm sadece yurt dışında basıldı ve satışı sadece orada yapıldı.

Kıskanıcaksınız ama şu albümün kasedi şuan sanırsam bir bende,birde Barış Manço müzesinde var :)

Favori şarkılarım Ride On Miranda ve Dragon Fly'dır fakat içindeki her şarkı muazzam güzelliktedir.

2-Müslüm Gürses-Aşk Tesadüfleri Sever

Bu albüme diyecek bir laf var mı? Muazzam insan,muazzam bir rock albümü bana kalırsa "Ah Oğlum" dışında kötü şarkı yoktur,haşa babanın şarkısına kötü demek haddimiz değildir,belki de oğlu olan bir adam için bu şarkı çok çok farklı bir yerdedir ama ben bu şarkıyı anlayacak kafaya ulaşamadım demek ki...

Ayrıca Sandık ve Yalan Dünya gibi efsane albümlerini de atlarsak olmaz.

3-Erkin Koray-Elektronik Türküler

ERKİN BABA! ERKİN BABA! Türk Rock tarihinin bana kalırsa gelmiş geçmiş açık ara farkla en iyisidir.

Ah be baba senin için yazılacak çok şey var aslında buraya,çok tavsiye edilmesi gereken şarkın var ama bu albümün yeri bende çok ayrıdır.

Muazzam türküleri rock formatıyla okumak ortaya çok saykodelik bir şey çıkarmış.

Ayrıca babanın Erkin Koray-Erkin Koray,Erkin Koray-Erkin Koray Tutkusu albümleri de şiddetle tavsiyedir.

Hatta oturun bütün albümlerini dinleyin ulan işiniz ne?

4-Selda Bağcan-Türkülerimiz 2

Allahım o ne güzel sestir,nasıl içten bir sestir? Bir kadının sesi ancak bu kadar güzel olabilir,o bağrışların da git gide Anadolu Kokan ve içe huzur veren sesin yanında başka daha ne istenir?

Yine saykodelik muazzam şarkılar...

5-Pentagram-Bir

Aslında Pentagram'ın Unspoken,Trail Blaizer ve Anatolia albümleri de aynı kalitede diyebilirim,doğrusu bütün albümleri iyidir be Pentagram'ın haa :)

Ama o Akustik albüm olmamış be abi,Zeytinli'de de akustik yapıp üzdünüz zaten...

Evet size bu kadar tavsiye ve yazı yeter,zaten Türk insanı okumaz,bir de yazıyı bu kadar uzun tuttuk...

Son dönemler de ise Hayko'nun "Ben İnsan Değil Miyim" albümünü çok beğendim haa Flört'ü de anmadan olmaz Flört çok ayrı bir felsefesi olan gruptur "Cemiyette Pişiyoruz,Demli" gibi albümlerinin hepsi güzeldir.

Zaten Flört dışında şuan bir de Pinhani ve Peyk'i çok beğeniyorum grup olarak.

Neyse gençler buraya kadar okuduğunuz için,sağolun ÖLÜM adlı yazımda da görüşmek üzere,kaliteli bir şeyin sizi beklediğini rahatça söyleyebilirim var olun,sağ olun ^_^

1 Eylül 2017 Cuma

Eski Müritleri Olarak:Menzil,İsmailağa,Süleymancılar ve diğer Şirk Baronları (?)


Uzun bir süre sonra tekrar merhaba!!!

Üşengeçliğimden dolayı şu yazıyı bi türlü geçiremedim şuraya ama emin olun beklediğinize fazlasıyla değecek.

Bir kere başlığı görüp istemsizce okuyacaklar uzak dursun bu bir,ikincisi ise lütfen ilk önce Kuran'dan bu dediklerime delil getirmeden herhangi bir tartışma konusu açmayalım. (Ki zaten bu okuyacaklarınızı destekleyecek hadis bile bulamayacaksınız)

Başlıkta saydığım cemaatler silsilelerini en başta hep Hz.Ebubekir'e dayandırırlar. Fakat Allah izin verse ve Hz.Ebubekir yeryüzüne inse vereceği tepki muhtemelen 'Siz ne yapıyorsunuz,bu yaptıklarınızın adı nedir? Kuran'da bunlar nerede var? Biz Allah'ın resulunden böyle bir şey görmedik' şeklinde olurdu.

Aslında Süleymancılar'ı yazıma almayacaktım fakat bir kaç gün önce onlara da yer ayırmaya karar verdim.

Girişi onlarla yapıp sıra sıra Allah Dostu-Mürşid gibi kavramları incelemeye koyulacağız inşallah. Umarım faydalı bir yazı olur.

Süleymancılar'ı diğer tarikatlardan ayıran şeyler vardır.

Ya aslında sakal bırakmak dışında 3'ünde de ortak olsa bile bu şeyler Süleymancılar'da biraz daha katıdır.

Örneğin Süleymancılar'da Film-Müzik ve Kot pantolon yasaktır. Bunlar kendi tercihleridir bir şey diyemeyiz lakin 'Müzik haramdır' demek Allah'a büyük bir iftiradır. Allah'tan başka haram koyucu yoktur.

Bunun dışında Faiz'in yer yer helal olacağını söyler bu arkadaşlar ki zaten bu bile Kuran'ı karşılarına almaya yeterli bir sebeptir. (Bakınız: 7.12.1989 tarihli Tercüman Gazetesi Kemal Kaçar'ın yorumu)

Neredeyse bütün ehli sünnet tayfanın hem fikir olduğu sakal mevzusunu ise Süleymancılar yasaklamıştır.

Yani büyük bir sünnet olduğu iddaa edilen bu davranışı Süleymancılar yasaklamış haliyle peygamberi de karşılarına almışlardır.

Ayrıca Süleyman Hilmi Tunahan'ın son evliya olduğunu söyleyip ona büyük bir kutsiyet (Gavs'lık) atfederler.

Mehdi beklentisi var bir de bunlarda,tıpkı Hristiyan ve Yahudiler'de olduğu gibi,bir de Mustafa Kemal paşaya gereksiz bir kin beslerler. Ayrıca tesettürü de başka bir boyuta taşımışlar ve yeni bir örtünme şekli bulmuşlar.

Aman aman faiz yiyin ama saçınız asla gözükmesin kuzum olur mu? Bunların da yaptığı rabıta konusunu ise sonlara saklıyorum çünkü başlıkta (?) işareti ile yazsam da,şirkin büyüğü buradadır...

Neyse gelelim asıl konumuza....

Bize şahdamarımızdan yakın olan Allah ile aramıza bir mürşid/evliya/şeyh/gavs/kutup koymak ne kadar mantıklıdır?

Şimdi konu edindiğim 3 cemaatte Nakşibendiliğin bir koludur.

3'ünde de şeyhlerine tıpkı Hristiyan'ların Papa'ya yüklediği kutsaliyet gibi bir kutsaliyet vardır.

Tarikat inancına göre evliya-Allah dostu nedir inceleyelim;

Gavsül Azam ve Keşif Ehli: Yüce Allah yeri havayı ve karayı onların hizmetine vermiştir. Duaları kabul ne isterlerse verir.

1-Gizliyi bilirler 2-Masum ve Günahsızdırlar 3-Tayyi Zaman ile zamana hükmedebilirler 4-Tayyi Mekan ile istedikleri mekana geçebilirler 5-İslam orduları ile beraber savaşırlar...


Daha problem tanımda başlıyor. Gaybı Allah'tan başka kimse bilemezken,peygamber bile hatalar işlemişken,Mekandan ve Zamandan münezzeh olan sadece Allah iken bu kişilere bu özellikleri kim veriyor arkadaşım?


Keramet dediğinizi duyar gibiyim,peki nedir bu keramet var mıdır Kuran'da bir kökü?


Kuran'da ne böyle bir kelime ne de böyle bir vaat yer almaktadır. KRM kökünden türeyen bir çok fiil ve isim geçmesine rağmen (Kerim,İkram gibi) halkın anladığı dilde bir kerametten asla söz edilmez.


Peygamber dahi müşriklerin istediği hiç bir mucizeyi gösterememiştir (6:35,17:90-96,29:50) ve hiç kimseye şefaat dahi edemeyecektir bu da ayetlerle sabittir. Bunun yanı sıra (28:56) istediklerini de hidayete erdirme gibi bir şansı yoktu.


Veli-Allah dostu kavramının biraz daha oturması açısından bir kaç tane de bu tarikatların kitaplarını baz alarak içlerinden sözler yazalım,daha sonra ise tekrar Kuran'a dönelim.


-Veli isteyerek zina yapmaz,zinayı Allah yaptırtır (Kureyşi Risalesi s.336)

-Veli cinsel organını açarsa melekler kaçmaz (El İbriz s.189)

-Abdulkadir Geylani yediği tavuğu diriltmiştir (Gunyetul Talibin)

Aaa bir de Abdulkadir Geylani'nin Azrail'i dövme hikayesi var ki kesinlikle Ali Akın hocadan dinleyin.

-Kim Nakşibendi'nin Halidi kolundanım derse ona azap edilmez. (Cübbeli Ahmet Hoca (!)

-Şeyh konuşacağınızı,vücudunuzdaki ben sayınızı,yatakta kaç defa döndüğünüzü bilir. (Nusretullah Hoca)

-Mahmut Efendi Azrail'i ölümü getirdiğinde huzurundan kovmuştur (Cübbeli Ahmet Hoca (!)

Ahh ahh sanki Kuran'da Allah 'Sağlam kalelerde bile olsanız ölüm sizi yakalar' dememiş gibi...

Bu tarikatların ortak noktalarından biri de Mürşid'e kendini "Ölünün, ölü yıkayıcısına teslim olduğu gibi' teslim etmektir. Peki mürşide kendini bu şekilde teslim edersen bakalım neler oluyor.

-Şeyh namaz kılma derse bu emre uyarım (Sıbgatullah Arvasi,Minah 233)

-Gavsın şeytanı müslüman olmuştur (Minah)

-Şeyhi kemale ermeden ölenin işi zordur. (Minah 45)

-Muhammed Diyauddin ölmek üzere olan çocuğu geri diriltmiştir. (Minah)

-Eğer kişi hasta olursa 'Mürşidim benim için hastalık dilemiştir,o yüzden hasta oldum' demelidir (Arifler Yolunun Edepleri s.87)

-Eğer iyi bir insan olduysak Gavsın sayesindedir. (F.Erol)

-Vekiller Lehvi Mahfuzu görebilirler (Ruhul Furkan c.1 s.18)

-70 bin kelimei tevhid getiren cennete gider (Ruhul Furkan c.1 s.18)

Umarım tarikatlardaki mürşid inancı yavaş yavaş kafanıza girmiştir değerli okuyucu kardeşlerim,yerim sizi.

Şimdi gelelim Kuran'a. Kuran'da Aracı ve Allah dostu nasıl anlatılır bakalım.

-Allah inananların velisidir,neden göz göre göre Allah'ın ayetlerini reddediyorsunuz? Neden hakkı batıla tercih ediyorsunuz da gerçeği gizliyorsunuz? (Ali İmran 65)

-Allah'tan başka dostlara tutunanların durumu kendisine bir yuva yapan örümcek örneği gibidir. Halbuki evlerin en çürüğü örümcek evidir. (Ankebut 41)

-Rabbinizden indirilene uyun ondan başka velilere uymayın (Araf 3)

-Size Allah'tan başka dost yoktur (Tevbe 116)

-Allah inananların dostudur (Bakara 257)

Şimdi bu kadar ayet varken ve hepsi apaçıkken hala Allah dostu kavramına inanıyorsan yazının devamını zaten okumana gerek yok diyeceğim ama devam et çünkü birazdan hatme,rabıta,vird gibi ritüellere gireceğiz ve kökenlerine bakacağız.

Şimdi bir de 'Aracı' kavramı vardır bu cemaatlerde peki Kuran'ın 'Aracı' kavramına bakışı nedir?

-Allah size şahdamarınızdan daha yakındır (Kaf 16)

Allah ile benim aramdaki mesafe burnum ile bacağım arasındaki mesafeden bile daha kısayken neyin aracısı bu arkadaş? Neyse devam edelim.

- Kesinlikle, din sadece ALLAH'a aittir. O'nun dışındakileri evliya (dostlar) olarak edinenler, 'Onlar bizi ALLAH'a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz.' (derler). Ayrılığa düştükleri bu konuda onların arasında ALLAH karar verecektir. ALLAH kuşkusuz, yalancıları ve nankörleri doğru yola iletmez. (Zümre 3)

Şimdiden 'Ya orada tapanları söylemiş,biz tapmıyoruz ki' dediğinizi işitir gibiyim. Fakat onların din diye size anlattıklarını kabul etmek ile tapmak arasında ne fark vardır?

Durun size bir de konuyla ilgili güzel bir rivayet aktarayım;

"...Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini ve Meryemoğlu Mesih'i Rabler edindiler." (Tevbe: 9/31)

Nebi (s.a.v.) bu ayeti kerimeyi okudu. Bunun üzerine Adiyy b. Hatem Rasulullah'a (s.a.v.) dedi ki:

"Muhakkak onlar, onlara ibadet etmiyorlar ki.

Rasulullah (s.a.v.):

"Onlar Allah'ın helal kıldığı bir şeyi haram, haram kıldığı bir şeyi helal kıldıkları zaman onlara itaat etmiyorlar mı?" ded...i.

Adiyy b. Hatim: "Evet" deyince,


Rasulullah (s.a.v.):


"İşte böylece onlara ibadet ediyorlar." buyurdu. (Tirmizi, Tefsir: 10; Taberi: 14/210 (61632-61634); Suyuti, Durru'l-Mensur: 3/230; Beyhaki, Sünenü'l-Kübra)

Evet şimdi bu rivayetten yola çıkarak Süleymancılar'ın yaptığı gibi veya mezhep imamlarının yaptığı gibi kendi kendilerine Allah'ın yerine helal-haram koymalarının hükmü nedir sevgili arkadaşlar? Oturun bir düşünün...

-ALLAH'ı bırakıp, kendilerine ne zarar ne de yarar veremiyenlere tapıyorlar ve 'Bunlar, ALLAH yanında bize şefaat edecekler,' diyorlar. De ki: 'ALLAH'ın göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi O'na bildiriyorsunuz? O çok yücedir, ortak koştuklarınızdan uzaktır.' (Yunus 18)

Eee peki bu 'Bize şefaat edecekler yavv' diyenleri ne yapmalı? Adam kendini kurtarabilmiş ki bir de sana şefaat edecek,koskoca peygamberin bile kızına şefaat edip edemeyeceği muammadır.

Ki bu inanç Yuhanna İncili'nde de bire bir vardır.

-Yoksa onlar Allah'ın dışında şefaatçiler mi edindiler? (Zümer 43)

- ALLAH'ın dışında çağırdıklarınız, sizin gibi kullardır. Haydi onları çağırın da size cevap versinler, sözünüzde doğru iseniz! (Araf 194)

Evet gençler aracı kavramı da Kuran'a göre kafanızda oturduysa şimdi bu tarikatların ritüellerine geçelim.


İlk önce kısa olan Vird-Tövbe-Teveccüh kavramlarına bakalım;


VİRD: kısaca tanımlamak gerekirse üzerine bir örtü alarak Allah'ı zikredip,silsilede ki şahısların ruhlarına dua yollamaktır. Lakin Allah'ı zikirde belli bir sayıya ulaştığın zaman bu zikri arttırmak için şeyhten izin alman gerekir.


Yahu arkadaşım iyi güzel bir ritüel yakalamışsın fakat şeyhten izin alıp zikir sayısını arttırmak nedir? Allah'ın koyduğu bir sınır mı vardır? Ayrıca Vird dediğimiz olayda eğer sağ elin baş parmağı yoksa başka vird şekilleri almak zorunda kalırsınız. Yani Allah'ı zikir şeklinize de müdahil olabilirler...


TEVECCÜH: Teveccüh kavramı şuan da kalksada (onlar da 'ulan ne yapıyoruz' demiş muhtemelen) Nakşibendiliğin önemli ritüellerindendir. Teveccüh şeyhin, müridin ağzını açıp ağzına üflemesi ve ona feyz vermesidir. Yanlış duymadınız evet kişinin ağzına şeyh tarafından üfürülür arkadaşlar.


İslam'ın hangi döneminde,Kuran'ın hangi ayetinde böyle bir ritüel görülmüş muamma.


Benim Kuran'da bildiğim tek üfleme Allah'ın insanlara ruhundan üflemesidir.


TÖVBE: Özellikle Menzil cemaatinde çok büyük bir önem arz eden ritüeldir tövbe.





Şeyh ortaya oturur ve resimdeki gibi şeyhin sarığı açılır,sofiler ipleri tutarak Allah'tan af dilerler.

Hristiyan'ların ritüellerinden pek farkı yoktur bu davranışın.


Ashab-ı Kiram'da ip tutma diye bir mevzu var mıydı? Ya da Kuran'da bunun ile ilgili bir ayet var mıdır? Niye kişiye kutsallık atfedilir?









Ayrıca Budistler'de de tıpkı yukarıdaki iple tövbe ritüeli gibi ritüeller vardır. Yani bunu İslam'da değil Budizm'de arayacaksınız arkadaşlar.

Ve şimdi gelelim RABITA anlayışına...

Daha sonra ise daha büyük bir şirk olan Menzil Hatmesini inceleyeceğiz.

Eski bir Nakşi şeyhi olan Ferit Aydın'ın kitabı bizi bu konuda oldukça aydınlatır.

Rabıta Nedir?

Rabıta müridin gözlerini kapatarak,şeyhini düşünmesi şeyhinin iki kaşı arasından akan nurun müridin ağzından kalbine yayılarak feyiz almasıdır.


Ulan adamlar artık işi fantaziye dökmüş,Allah affetsin bende müritken yapmıştım böyle şeyler.


Peki bu ritüel nerede var bilir misiniz? Tabiki de yine Budizm;








Zira Nirvana'nın Fenafillah'tan, bir farkı yoktur,ikisinin de oturuş biçimleri-kişiyi düşünme biçimleri aynıdır. Hatta solunum kontrolleri bile bire birdir.



Şimdi 'Rabıta' dediğimiz olay ne Kuran'da vardır,ne hadiste vardır,ne de mezhep imamlarında vardır,ne de ehli beytte...


Gelin şimdi Rabıta'nın kökenine inmeden önce rabıtanın bu tarikatlar için önemini arz eden bazı sözlere bakalım.


-İnsanı kamil miratı haktır. (Allah'ın aynasıdır) Her kim kamil insanın ruha niyetine basiret gözüyle bakarsa onda Allah'ın tecellisini görür (Zahid Kotku,Tasavvufi Ahlak s.222)


-Rabıtasız zikir erdirici değil,zikirsiz rabıta tek başına erdiricidir (Arvasi) Ouwww ne ağır bir sözdür bu.

Mustafa Fevzi gibi adamlar ise rabıtayı 54 farzdan biri sayacak kadar hadsizleşmiştir.

-Rabıta yapılacak mürşid peygamberin varisi olmalıdır. Rabıta dışında Allah'a yaklaşmak için başka bir şey aramak gereksizdir. (Sohbetler,M.Ustaosmanoğllu 336)

Rabıta'nın da önemini kavradıktan sonra bu ritüelin Kuran'ı geçtim Sünnet'te veya Mezhepler'de olmamasına rağmen buralara nasıl geldiği hakkında kaynaklara bakalım.

Elimizdeki en erken kaynak Bağdadi'nin, Muhammed Esad'a yazdığı mektuptur. O mektupta rabıta bir şeye dayandırılmamış "Rabıtayı ancak Allah'ın öfkesine uğrayan bedbaht kimseler reddeder" şeklinde tehditler savrulmuştur.

Diğer bir kaynak ise Hüseyin Ed Dewseri'nin yazdığı 'Er Rahmetül Rabıta' kitabıdır.

Bu rabıta hareketi o dönem yeni bir hareket olduğu için en başta bu kitap gizli yayınlanmıştır.

Kadri şeyhi Berzanji o dönem ki Bağdat valisine 'Bağdadi Hindistan'a gitmiş ve sihirbaz yogilerden ders almıştır' şeklinde bizim de teorimizi destekleyecek şekilde bir mektup yazmıştır.

Yine bu kitapta da "Bu tarikatı reddeden münafık veya aptaldır" tarzı sözler havada uçuşmuş rabıta yine bir dayanağa oturtulmamıştır.

Allah bize zandan uzak durun der. Yani şüpheli olan şeyden bile kaçın,ufak bir zan imanınızın da gitmesine sebep olabilir. Tarikata bağlı olan arkadaşlarım bu yazıyı okuduktan sonra hala tarikatlara bağlı kalacaklarsa bile bu şuana kadar yazdıklarımı kafalarında bi yere oturtup araştırsınlar,cevaplarını bulamazlarsa ve bana katılırlarsa ne ala ama cevaplarını bulamayıp yola devam ederlerse Allah'ın buyurduğu 'Zan' ifadesi yüzünden imanları tehlikeye girecektir.

Neyse rabıtaya devam edelim.

Diğer bir eser ise Necip Fazıl'ın çevirdiği Arvasi'nin eseridir. Arvasi eserinde şöyle demiştir;

"Fazla olarak bildirelim ki yüksek nakşi yolunun fertleri ve rükunları ve şeyhleri irşad edicileri,irşada talipleri hemen hemen topyekün Maverüannehir,Buhara,Semerkand ve HİNDİSTAN taraflarındandır.

Hacegan kolunun reisi Gucdevani zamanındaki ikinci asırda başlar. Demek ki 1240 tarihine kadar hanefi alimleri rabıta yapmamıştır (Gucdevani'nin ikinci asrı ne demektir?)

Yine bir dayanak verilmemiş fakat aynı eserde "Evliyadan bazıları vardır ki öldükten sonra daha çok yardımcı olurlar" tarzı şirk sözleri vardır. Oysa Allah "Ölülere işittiremezsin" diye buyurmuştur.

Bağdadi'nin de divanından öğreniyoruz ki, ilim için gittiği Hindistan'da çok küfür vardır. Ama o kendi tabirine göre hayat suyunu aramak için taa oralara gitmiştir.

İlginçtir Bağdadi öldükten sonra vasiyet olarak, kendi zamanında kurdurduğu tekkelerin yıkılmasını istemiştir.

Yine ilginç olan sözde üveysilik yoluyla şeyhinden ilim öğrenme ihtimali varken Hindistan'a gitmiştir? Günün diğer alimleri tarafından yogilik ile suçlanmıştır?

Ki diğer bir nakşi şeyhi olan Kasım Kufralı'ya göre, Bağdadi'nin hocası, Abdullah Dehlevi'de Hint dinlerine inanır gibi yaşamaktaydı.

Rabıta ibadetinin kökeni hala muammadır,zandan uzak durun diyen Allah bile bile şirk koşan kullar der ve hatme ritüeline geçerim...

Hatme; Kısaca tanımlamak gerekirse ellerde küçük taşlar ile Kurandan parçalar okumak ve şeyhlere,peygambere,Allah'a dua etmektir.


Böyle deyince ne kadar masum görülüyor değil mi? Peki bu hatme duasının Türkçesi nedir gelin hep beraber inceleyelim.


-Yerlerin ve göklerin nuru,geçmiş evliyaların kemalat ve gelecekteki evliyaların feyizlerini kendinde toplayan Muhammed Diyauddin


Allah Allah bak sen 'Yerlerin ve göklerin nuru' hmm, oysa Allah Nur 35'te bu sıfatı kendine layık görmüyor mu?

-Manevi sırlara hazine olan efendimiz Ahmed Haznevi

Nedir yahu bu manevi sırlar?

-Kurtulmuş olanların kutbu,şeriatın sahibi,her türlü yardımı kendisinden aldığım şeyhim Seyyid Abdulbaki el Huseyni

Yahu bu nasıl bir şirk koşmaktır? Şeriatın sahibi ne? Ne demek her türlü yardımı kendisinden alırım? "Yalnız senden yardım isteriz" ayetini okumayın siz kardeşim o zaman namazlarda Allah aşkına

-Güzel ahlakın kaynağı ve karanlıkların ruhu,aşiret ve kavimlerin aydınlatıcısı Seyyid Abdullah

Eee bu sözler Allah'ın El Hadi ismi ile çelişmez mi?

-Beşer perdesinden sıyrılmış şeyh Arifi Rivegeri

Beşer perdesinden sıyrılmak nedir? Sıyrılınca ne oluyor?

Velhasıl gençler size şimdilik anlatacaklarım bu kadar. Umarım az da olsa düşünmenizi sağlarım,unutmayın Allah zandan kaçın der,tevhid inancına yüzde %0.1 şirk bile girse bu sizi ebedi bir cehenneme götürür.

O yüzden ya yukarıdaki anlattıklarıma verebilirseniz Kuran'i cevaplar verin ya da körü körüne hala buralara gitmeyi göze alarak ahiretinizi tehlikeye atın.

Selam ve sevgiyle...

NOTE:Arkadaşlar bu cemaatlerin siyasi yönlerine girmek istemiyorum. Özellikle İsmailağa ve Süleymancılar artık bu konuda tur bindirdiler. CİA raporlarında her ikisine de yer var. O yüzden başka yazıda uzun uzun inşallah değineceğiz.